Bunlardan ilki 401 yılında Bizans İmparatoru Arkadius zamanında gerçekleşmiştir. Bu tarihte denizin yirmi gün boyunca donduğu söylenilmektedir. İkinci olarak Genç Osman’ın dönemi olan Ocak 1621 tarihinde İstanbul çetrefilli bir kış mevsimi yaşamıştır. Onaltı gün boyunca aralıksız yağan kar, Haliç’in tamamen donmasına sebebiyet vermiştir. Aynı şekilde boğaz, küçük bir nehir halini almıştır. Boğazın suları sadece bu nehir gibi olan dar bir bölmede görülmüştür. İnsanlar Üsküdar ile Galata arasını yürüyerek rahatlıkla geçer hale gelmiştir. Tabi ki bu buzlanma Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki iaşe sevkiyatını olumsuz yönde etkilemiştir. Gıda ihtiyacını çoğunlukla dışarıdan karşılayan İstanbul halkı, kıtlıkla yüzleşmiştir. Tarihçi Tuği Musibetname adlı eserinde bu vakayı şöyle anlatır;
“1621 senesinde Boğaziçi dondu. Üsküdar ve Beşiktaş arası kara olup, üzerinde adamlar gezip, Üsküdar’dan İstanbul’a gidip gelirlerdi.”
Tarihin üçüncü büyük kışını İstanbul 1954 yılında yaşamıştır. 23 Şubat tarihinde başlayan şiddetli kar fırtınası hayatı felç etmiştir. Vapur ve uçak seferleri iptal edilerek yaşam durmuştur. Tuna Nehri’nden kopup Karadeniz’den boğaza geçiş yapan buz kütleleri, boğazı kapatmıştır. 25 Şubat tarihinde ise yüksek derecede soğuğun da etkisiyle deniz donmuş, insanlar rahatlıkla Anadolu yakasından yürüyerek Avrupa yakasına geçme imkanı bulmuşlardır. Çekilen fotoğraflarla da bu kış, tarihe kazınmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.