Mustafa Kemal'in olay karşısında yeterince duyarlı davranmadığını düşündüğü yetkililere ve gençlere kızgınlıka akşam yemeğinde böyle bir konuşma yaptığı, ilk defa olaydan 14 yıl sonra Rıza Ruşen (Yücer) adlı genç bir gazetecinin yazdığı Atatürk'e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra" kitapta anlatılmıştır.[1] Metin, 20 Haziran 1949'da İzmir'de yapılan Demokrat Parti (DP) İkinci İl Kongresi'nde Celal Bayar tarafından Şeref Balkanlı'ya verilip onun tarafından okunmuş[2] ve bu kongrede okunduktan sonra kamuoyunun ilgisini çekerek daha sonraki yıllarda da sık sık gündeme gelmiştir.[1]
Söz konusu konuşmanın gerçekten yapılıp yapılmadığı konusunda şüpheler vardır.[1] Metnin Mustafa Kemal tarafından söylenip söylenmediği de çeşitli dönemlerde kamuoyunca tartışılmış; bu sözlerin anarşiyi teşvik ettiği öne sürülmüş; hatta Bursa Nutku adlı metni okuyan, bastıran ve dağıtanlar hakkında, halkı kanunlara karşı gelmeye teşvik iddiası ile dava açılmıştır.
Arka Plan
Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde başlayan ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi tartışmaları ve denemelerine sahip çıkan Cumhuriyet kadroları, 1932 yılının Ramazan ayında başlattıkları dinde reform girişimlerinin bir sonucu olarak Türkiye'de ezan Türkçe okunmaya başlanmıştı.[3] Türkçe ezan-kamet uygulaması, halkın devrimlere ve devrim yasalarına karşı fiili tavır gösterdikleri konularından birisi oldu. Uygulama, 1933 yılında çeşitli kentlerde protesto edildi. İlk ciddi tepki ise Bursa'da görüldü.Protesto yürüyüşü
1 Şubat 1933'te Bursa Ulu Cami'de Türkçe ezan okumak istemeyen ve göreve gelmeyen müezzinin yerine cemaattten Topal Halil adlı kişi Arapça ezan okumuş ve Kazanlı Tatar İbrahim adlı şahıs tarafından Arapça kamet getirmişti.[3] Cemaat içinde bulunan bir sivil polisin müdahalesinden sonra cemaatten bir grup sloganlar ve tekbir sesleri ile yürüyüşe geçti; Evkaf Müdürlüğü önüne giderek İstanbul ve diğer şehirlerde olduğu gibi Bursa'da da Arapça ezan okunmasını istedi. Ardından eylemlerine Vilayet önünde devam eden ve o sırada binada bulunmayan valiyi bekleyen grup, polis müdahalesi ile dağıtıldı ve birçok kişi gözaltına alındı.[3] Gözaltına alınan kişiler ertesi gün serbest bırakıldı ancak bu kararı veren hakim ve savcı görevden uzaklaştırıldı; ayrıca Müftü işten el çektirildi. Daha önce serbest bırakılan kişiler yeniden tutuklandı. Ulu Cami hatibi İstanbul'da tutuklanarak Bursa'ya gönderildi.[3]Mustafa Kemal'in Bursa'ya gidişi
O sırada yurt gezisinde olan Mustafa Kemal, olayı 3 Şubat'ta İzmir'de öğrenmiştir. Dönemin belediye başkanı Ali Muhiddin Dinçsoy, Mustafa Kemal'e telgraf çekerek yaşananları "Bursa'da irticai ayaklanma oldu" şeklinde bildirmişti. Derhal Bursa'ya gitmek üzere hazırlanan Mustafa Kemal, 4 Şubat'ta Afyon'a vardı ve İsmet Paşa ile buluşarak 5 Şubat'ta sabaha karşı otomobille Bursa'ya ulaştı.[3] Ertesi gün Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı da Bursa'ya gelerek incelemeler yaptı. Olayın düşünüldüğü kadar büyük olmadığı anlaşıldı. Bakanlar aynı gün Ankara'ya dönerek Bakanlar Kurulu'na konu ile ilgili bilgi verdiler.[3]O akşam, Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte verilen akşam yemeğinde cemaatin yürüyüşü ile ilgili olarak "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü..." şeklinde bir söz sarfedilmesi üzerine sinirlenen Mustafa Kemal'in konuşmakta olan kişinin sözünü keserek "Bursa Nutku" diye anılan şu konuşmayı yaptığı ifade edilmiştir:
“ | Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Hemen müdahele edecektir (Bazı yerlerde metindeki "Hemen müdahale edecektir" ifadesinin yerine "Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla müdahale edecektir" ifadesi kullanılmıştır[1]). Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir. İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! | „ |
Nutkun yayınlanması
1947 yılında "Atatürk'e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra" adlı ktiabı yayımlayan Rıza Ruşen Yücer, on dört sene önce genç bir gazeteci iken yemeğe katıldığını, Mustafa Kemal’in bir çırpıda söylediği sözleri not ettiğini ifade etmiş ve yıllardır sakladığını söylediği bu nota kitabında yer vermiştir.Nutuk; I. Cildi 1945'te Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü tarafından yayımlanan Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri adlı kaynakta yer almamıştır[1]
Nutukla ilgili tartışmalar
İlk kez 1947'de Rıza Ruşen Yücer'in kitabında yer alan ve "Bursa nutku" olarak adlandırılan konuşma metni, 1 Temmuz 1949 günü Demokrat Partili Şeref Balkanlı tarafından partinin İzmir İl Kongresi'nde Celal Bayar'ın isteği üzerine okundu ertesi gün Demokrat İzmir gazetesinin birinci sayfasında yayımlandı. Bu kongreden sonra kamuoyunun dikkatini çeken nutkun ilk cümlesi 1954'te Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin cephesine yazılmıştır.[4]Bursa Nutku, 10 Kasım 1957'de Dünya; 1958 yılında 19 Mayıs günü Ulus gazetesinde yayımlandı. Ulus gazetesinde yayımlanmasının ardından şaibeli bir metin olduğu öne sürüldü ve Ulus Gazetesi hakkında soruşturma başlatıldı;[5] Başbakan Adnan Menderes'in baskısı ile soruşturmaya son verildi.[1]
Böyle bir nutkun mevcut olup olmadığı 1963 yılında Senatör Özel Şahingiray tarafından ve Milli Eğitim Bakanı İbrahim Öktem'in yanıtlaması talebiyle Senato'ya getirildi. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Afet İnan "dönemin tanık ifadeleri dikkate alınarak," bu sözlerin mealen Atatürk tarafından söylendiği anlaşılmaktadır" şeklinde yanıt verdi.[4]
Böyle bir nutkun var olup olmadığı konusu Ege Üniversitesi Fikir ve Sanat Kulübü'nün yayımladığı bir broşürde Bursa Nutkuna yer verilmesi üzerine 1966'da yeniden gündeme geldi. Bornova Cumhuriyet Başsavcılığı, Nutku kullanarak halkı kanunlara itaatsizliğe teşvik ettiği iddiasoyla kulübün kapatılması için dava açmıştı. Adalet Partisi genel başkanı Süleyman Demirel "bu metnin Atatürk'e aidiyetinin ispatlanması gerektiğini" ifade etmiş ve Cumhuriyet Senatosu'nda oluşturulan bilirkişi heyeti, böyle bir nutkun var olup olmadığının tespiti için Türk Tarih Kurumu'ndan görüş istemiştir.[1] Türk Tarih Kurumu "bu sözlerin Atatürk'ün 1933 Şubat'ında Bursa'da yaptığı konuşmadan mealen alınmak suretiyle çeşitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliğiyle varılmıştır" şeklinde görüş bildirmiştir.[4]
1975 yılında Cafer Tanrıverdi adlı kişinin yazılı metin olarak nutku Kayseri'de halka dağıtması konuyu tekrar gündeme getirdi. ‘Bursa Nutku’nu kullanarak halkı kanunlara itaatsizlik etmeye teşvik ettiği" gerekçesiyle açılan ve Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen davada, bilirkişiye başvuruldu. Dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve Öğretim Üyesi Sami N. Özerdim mahkemeye Bursa Nutku metninin Atatürk'e ait olduğuna dair görüş ve belge sundular. Mahkeme, sadece bu bilirkişilerin görüşü paralelinde karar aldı.[6]. Bursa Nutku bu karardan sonra serbestçe okunur, basılıp dağıtılır oldu.
Ayrıca bakınız
ile ilgili metin bulabilirsiniz. |
Kaynakça
- ^ a b c d e f g h Hür, Ayşe. "Türkçe Ezan, Bursa Olayı ve Bursa Nutku". Radikal gazetesi, 8 Şubat 2015. 11 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20170111110722/http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse-hur/turkce-ezan-bursa-olayi-ve-bursa-nutku-1288776/. Erişim tarihi: 18 Ekim 2016.
- ^ Ecevit, Rahşan. "Atatürk Rejim ve Devrimlerinin Gereğinde Nasıl Korunacağının Yolunu Göstermiştir". Milliyet gazetesi, 18 Nisan 2008. 21 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20161021062536/http://www.milliyet.com.tr/-/siyaset/sondakikaarsiv/06.02.2010/518396/default.htm. Erişim tarihi: 18 Ekim 2016.
- ^ a b c d e f g Dikici, Alil. "İbadet Dilinin Türkçeleştirilmesi Bağlamında Türkçe Ezan Denemesi ve Buna Gösterilen Tepkiler". Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, Sayı 10, Yıl 2006. http://ataturkilkeleri.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2013/03/ydta-10-dikici.pdf. Erişim tarihi: 18 ekim 2016.
- ^ a b c Gobi, Serhat. "Bugün de Bu: Bursa Nutku". Ege Meclisi, 6 Şubat 2016. 13 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20161113161838/http://www.egemeclisi.com/kose-yazisi/5027/bugun-de-bubursa-nutku.html. Erişim tarihi: 18 Ekim 2016.
- ^ Kahramanoğlu, İnan. "Tayyip Bursa Nutku'ndan neden korktu?". http://www.turksolu.com.tr/311/kahramanoglu311.htm. Erişim tarihi: 18 Ekim 2016.
- ^ "Atatürk'ün Bursa Nutku (Tanık ve Belgelerle), Reşit Ülker, Cumhuriyet Gazetesi Kitapları"
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.