29 Ocak 2016 Cuma

29 Ocak

29 Ocak, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 29. günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 336 gün vardır (artık yıllarda 337).

Olaylar

  • 1595 - William Shakespeare'in oyunu Romeo ve Juliet muhtemelen ilk kez sahnelendi.
  • 1676 - III. Fyodor Rus çarı oldu.
  • 1861 - Kansas 34. eyalet olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne katıldı.
  • 1886 - Karl Benz benzinle çalışan ilk otomobilin patentini aldı.
  • 1916 - I. Dünya Savaşı: Paris ilk defa Alman zeplinleri ile bombalandı.
  • 1923 - Mustafa Kemal Paşa İzmir'de Latife Hanım'la evlendi.
  • 1928 - Bursa Amerikan Kız Koleji Bakanlar Kurulu kararıyla kapatıldı. Okulda Hıristiyanlık propogandası yapıldığı iddia edildi.
  • 1930 - İspanya diktatörü General Primo de Rivera öğrencilerin gösterileri sonucu istifa etmek zorunda kaldı; başbakanlığa General Damosa Berenguer atandı.
  • 1931 - Menemen Olayı davasında 37 kişi idama mahkûm edildi ve karar TBMM'nin onayına sunuldu.
  • 1932 - Sultanahmet Camii'nde sekiz hafız Türkçe Kur'an okudu.
  • 1934 - Uluslararası bir festivale katılan ilk Türk filmi Leblebici Horhor Ağanın çekimi bitti. Muhsin Ertuğrul'un yönettiği, senaryosu Mümtaz Osman takma adıyla Nazım Hikmet tarafından yazılan film, aynı yıl 2. Venedik Film Festivali'nde Onur Diploması ile ödüllendirildi.
  • 1937 - Sovyetler Birliği'nde Stalin muhalifi 13 kişi ölüm cezasına çarptırıldı.
  • 1944 - Dünyanın en büyük savaş gemisi Missouri denize indirildi.
  • 1950 - İran'da deprem; yaklaşık 1500 kişi öldü.
  • 1958 - Sinema oyuncusu Paul Newman, Joanne Woodward ile evlendi.
  • 1964 - Kış Olimpiyatları Innsbruck'da (Avusturya) başladı.
  • 1967 - Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil tutuklandı. Kızılırmak adlı şiir kitabında komünizm propagandası yapmakla "suçlandı".
  • 1971 - Güven Partisi adını Milli Güven Partisi olarak değiştirdi.
  • 1978 - Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) kuruldu. 12 Eylül Darbesinden sonra 16 Ekim 1981'de diğer partilerle birlikte kapatıldı.
  • 1978 - İsveç, ozon tabakasına zarar vermesi nedeniyle aerosol spreylerin kullanımını yasakladı ve bu tür bir yasak getiren ilk ülke oldu.
  • 1979 - Çin Halk Cumhuriyeti başkan yardımcısı Deng Xiaoping, Amerika Birleşik Devletleri başkanı Jimmy Carter diplomatik ilişkileri yeniden başlatan antlaşmayı imzaladılar.
  • 1983 - Sol görüşlü Ramazan Yukarıgöz, Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan ve Mehmet Kambur İzmit'te idam edildi.
  • 1986 - Yoweri Museveni, Uganda devlet başkanı olarak görevine başladı.
  • 1988 - Dolar 1385 liraya fırladı. Polis Tahtakale'yi bastı ve döviz alışverişini engelledi.
  • 1996 - Jacques Chirac Fransa'nın nükleer denemelere son verdiğini açıkladı.
  • 2005 - Çin'den 55 yıl aradan sonra ilk defa Tayvan'a [[uçak seferi düzenlendi.
  • 2006 - Çin Halk Cumhuriyeti'nin Henan Eyaleti'nin Linzhou şehrindeki havai fişeklerle dolu bir depoda patlama meydana geldi: 16 kişi öldü.
  • 2009 - Başbakan Tayyip Erdoğan İsviçre'nin Davos şehrinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda Filistin olayları nedeniyle İsrail Cumhurbaşkanı Perez ile basın toplantısında tartıştı.

Doğumlar

  • 1843 - William McKinley, Amerika Birleşik Devletleri'nin 25. başkanı (ö. 1901)
  • 1860 - Anton Çehov, Rus yazar (ö. 1904)
  • 1866 - Romain Rolland, Fransız romancı daramaturg ve denemeci 1915 Nobel edebiyat ödülü sahibi (ö. 1944)
  • 1870 - Süleyman Nazif, Türk şair, yazar ve devlet adamı (ö. 1920)
  • 1874 - John D. Rockefeller Jr., ABD'li işadamı (ö. 1960)
  • 1911 - Peter von Siemens, Alman işadamı (ö. 1986)
  • 1926 - Abdus Salam, Pakistanlı Nobel Fizik Ödülü sahibi fizikçi (ö. 1996)
  • 1945 - Tom Selleck, ABD'li sinema oyuncusu
  • 1954 - Oprah Winfrey, ABD'li sunucu ve oyuncu
  • 1964 - İhsan Dağı, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi ve Zaman Gazetesi yazarı.
  • 1972 - Engin Günaydın, Türk oyuncu
  • 1988 - Aydın Yılmaz, Türk futbolcu

Ölümler

  • 1820 - III. George, İngiltere kralı (b. 1738)
  • 1941 - Yannis Metaksas, Yunan general ve devlet adamı (b. 1871)
  • 1946 - İsmail Fenni Ertuğrul, Lugatçe-i Felsefe yazarı (d. 1855)
  • 1957 - Ziya Osman Saba, Türk şair ve yazar (b. 1910)
  • 1963 - Robert Frost, ABD'li şair (d. 1874)
  • 1964 - Alan Ladd, ABD'li aktör (d. 1913)
  • 1991 - Tarık Zafer Tunaya, Türk akademisyen (d. 1916)
  • 2003 - Natalia Dudinskaya, Rus balerin (d. 1912)
  • 2005 - Ephraim Kishon, İsrailli yazar, yönetmen (d. 1924)
  • 2005 - Saliha Nimet Altınöz, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk öğretmenlerinden (d. 1914)
  • 2007 - Hasan Kavruk, Türk ressam (d. 1918)
  • 2013 - Arif Peçenek, Türk futbolcu ve teknik direktör (d. 1959)
  • 2014 - Ayşe Nana, Ermeni asıllı Türk-İtalyan oyuncu ve dansçı (d. 1936)

28 Ocak 2016 Perşembe

Latife Uşşak

Latife Uşşaki (17 Haziran 1898, İzmir - 12 Temmuz 1975, İstanbul), Mustafa Kemal Atatürk'ün eşidir. 29 Ocak 1923-5 Ağustos 1925 tarihleri arasında iki buçuk yıl Mustafa Kemal Atatürk ile evli kalmıştır.


Yaşam öyküsü

Latife Uşşaki, 17 Haziran 1898 yılında İzmir'de doğdu. İzmir’in tanınmış ailelerinden birine mensuptur. Uşak kökenli aile, önce "Helvacızade", İzmir'e göçünce de Uşakizade" olarak anılmıştır. Uşakizade Muammer Bey ile Adeviye Hanım'ın kızı olan Latife Uşşaklı'nın Vecihe (1907-1992), İsmail (1902-1973), Münci (1910-1932), Ömer (1903-1938) ve Rukiye (1908-1970) adlarında 5 kardeşi vardı. Uşakizade Köşkü'nün bahçesinde bulunan"Camlı Köşk"te ilkokulu, İstanbul Arnavutköy Amerikan Kolejinde ortaokulu ve liseyi okudu. Paris'te Sorbonne Üniversitesi’nde siyaset ve hukuk okudu, Londra'da dil öğrenimi gördü. İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Almanca biliyordu. Sakarya Harbi'nin kazanılması üzerine, 3. sınıfta üniversite eğitimini yarıda bırakarak, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve ordusunu karşılamaya İzmir'e döndü.
9 Eylül 1922'de, Türk ordusunun İzmir'e girişinin ardından, Başkumandana güvenli bir karargâh arayışındaki kurmayları, Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı Göztepe'deki Uşakizade ailesinin köşküne götürdüler. Ailesi yurtdışında olan ve köşkte babaannesiyle birlikte kalan Latife Uşşaklı 14 Eylül'den itibaren Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı köşkte ağırladı. 16 gün süren ve 30 Eylül 1922 tarihinde sona eren bu misafirlikte köşk, "Mudanya Ateşkes Antlaşması" çalışmalarına sahne oldu. 17 Aralık 1922 tarihinde, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın annesi Zübeyde Hanım, sağlık sorunları nedeniyle ve Latife Hanım'ı da görmek amacıyla İzmir'e gitti. Uşakizade ailesine ait köşkte (günümüz Karşıyaka Belediyesi'ne ait Latife Hanım Anı Evi) 28 gün Latife Hanım'ın konuğu olan Zübeyde Hanım, 14 Ocak 1923 tarihinde vefat etti. 27 Ocak 1923 günü, Karşıyaka Osman Ferit Camii avlusundaki annesinin mezarına ziyarete gelen Gazi Mustafa Kemal Paşa, mezar başında annesinin çektiği eziyetleri uzun uzun anlatmış, sözlerini şöyle tamamlamıştır: "Annem benim yüzümden vefat etmiştir. Annem, Karşıyaka'nın kalbinde yatmaktadır."
Gazi ile Latife Hanım, 29 Ocak 1923 tarihinde, Muammer Bey’in Göztepe'deki Uşakizade Köşkü'nde dini nikâhla evlendiler. Nikâh bazı yönlerden dönemin âdetlerine uymuyordu. Yaygın uygulamada kadınlar dini nikâhta yer almazken, Latife Hanım dini nikahta bulundu. Mareşal Fevzi Çakmak ve Kâzım Karabekir Mustafa Kemal’in, Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok ise Latife Uşşaki’ın tanıkları idi. Bu nikahta yaşanan ilkler, sekiz ay sonra Merkez Kadısı Hüseyin oğlu Ömer Fevzi tarafından belge haline getirilmiş ve tasdik edilmiştir.
Mustafa Kemal ve Latife Hanım Bursa ziyareti sırasında, 31 Ağustos 1924
Yeni devletin başkenti Ankara’ya gelerek Çankaya’da ilk Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak kullanılan Kuleli Köşk (günümüzde Atatürk Müzesi olarak kullanılan bugünkü adıyla Eski Köşk)’te yaşadı. Eşinin isteği üzerine TBMM’deki oturumları izlemeye giden Latife Hanım, TBMM'ye giren ilk Türk kadını oldu. Pek çok yurt gezisinde eşine eşlik etti. Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım’ın evliliği, 5 Ağustos 1925 günü sona erdi. Boşanma haberi, 12 Ağustos 1925 günü hükümet bildirisi ile duyuruldu.
Ölümüne kadar iki yıl yurt dışı'nda ve 48 yıl İstanbul'da yaşayan Latife Uşşaklı evliliği ve eşi hakkında konuşmayı ya da yazmayı kesinlikle kabul etmedi, ikinci kuşak yakınlarına da aynı yönde vasiyette bulundu. 12 Temmuz 1975 tarihinde İstanbul'da 76 yaşındayken göğüs kanserinden hayatını kaybetti. Dönemin İstanbul valisi Namık Kemal Şentürk'ün gayretiyle kara, hava ve deniz birliklerinden oluşan bir şeref kıtasının katıldığı cenazesi Teşvikiye Camisi'nden kaldırıldı, Edirnekapı Şehitliği'ndeki aile mezarlığına defnedildi. Latife Uşşaklı'nin anıları ve sakladığı kıymetli belgeler Türk Tarih Kurumu'nda saklanmaktadır.
Latife Uşşaki, 1923
Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Latife Hanım'a yurt dışında rahatsız edilmemesi için, “Fatma Zehra Latife Uşaki” adıyla bir pasaport düzenlenmiştir. Latife Hanım "Uşaki" soyadını benimsemiş ve "Uşşaki" olarak bazı ithaf yazılarında da kullanmıştır. Anne ve babasının ve kardeşlerinin Edirnekapı'daki mezar taşlarında "Uşşaklı" yazarken, Latife Hanım'ın mezar taşında "Uşşaki" yazmaktadır. 1981 yılında Uşakizade Köşkü'nün İzmir Özel Türk Kolejine satışı sırasında alınan tapuda Latife Hanım dahil beş mirasçının soyadı "Uşşaklı"dır. Halid Ziya tarafı "Uşaklıgil" soyadını almıştır.
Uşakizade ailesinin Büyük İzmir yangını'nda yok olan 70 parça mülkünün olduğu bilinmektedir. Günümüzde ise Uşakizadelerden kalan İzmir'de üç köşk bulunmaktadır. Basmane Garının karşısında yer alan Latife Hanım'ın da doğduğu kışlık konak 200 yaşındadır. Restorasyona gereksinimi bulunan bu köşk hâlen ailenin mülkiyetindedir. Köşklerden yazlık olanı Göztepe'deki günümüzde İzmir Özel Türk Koleji kampüsü içinde yer alan "Uşakizade Köşkü", 15 Haziran 2001 tarihinden itibaren köşk-müze olarak hizmet vermektedir. Karşıyaka Belediyesi tarafından restore edilmiş olan Karşıyaka'daki ikinci köşk, “Latife Hanım Köşkü Anı Evi” (Zübeyde Hanım Anı Evi) olarak 9 Temmuz 2008 tarihinden itibaren müze olarak işlev görmektedir.

Latife Uşşaki hakkında yazılmış kitaplar

Adana Türk Ocağı'nın hatıra defterinde Latife Uşşaki'nin kendi el yazısıyla notu, 1923
  • Gazi ve Latife - İsmet Bozdağ, Emre Yayınları, 1991.
  • Mustafa Kemal'le 1000 Gün Latife Hanım'ın Atatürk'le Yaptığı Kısa Süren Evliliğin Öyküsü - Nezihe Araz, Dünya Yayıncılık, 2005.
  • Latife Hanımın Sırları ve Türk Sosyetesi - Mehmet Barlas, Birey Yayıncılık, 2005.
  • Latife Hanım - İpek Çalışlar, Doğan Kitap, 2006.
  • Latife Hanım'ın Kağıtları - Fatih Bayhan, Pegasus Yayınları, 2007.
  • Teyzem Latife - Fatih Bayhan, M. Sadık Öke, Pegasus Yayınları, 2011.
  • Sen Latife Değil Latifsin - Nezihe Araz, Özgür Yayınları, 2002.
  • Atatürk'ün Aşkı Latife - Fatih Bayhan, Paradoks Kitap, 2012.
"Uşakizade Köşkü ve Gazi Mustafa Kemal Paşa" Ahmet Gürel, İzmir Özel Türk Koleji Yayını, 2007.

Kaynak

  • İpek Çalışlar (2006) (Türkçe). Latife Hanım 978-975-991-517-9. Doğan Kitap.
  • wikipedi Özgür Ansiklopedi 

Dış bağlantılar

27 Ocak 2016 Çarşamba

27 Ocak

27 Ocak, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 27. günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 338 gün vardır (artık yıllarda 339).

Olaylar

  • 1695 - II. Ahmet'in ölümüyle II. Mustafa Osmanlı padişahı oldu.
  • 1785 - Georgia Üniversitesi (Amerika Birleşik Devletleri) kuruldu.
  • 1880 - Thomas Edison elektrik ampulünün patentini aldı.
  • 1888 - National Geographic Society kuruldu.
  • 1901 - Alman Çeşmesi açıldı.
  • 1915 - Amerika Birleşik Devletleri deniz kuvvetleri Haiti'yi işgal etti.
  • 1918 - ABD'li romancı Edgar Rice Burroughs'un yarattığı 'Tarzan'ı konu alan ilk film, 'Gorillerin Tarzan'ı' (Tarzan of the Apes) adıyla ABD'de gösterime girdi. Aktör Elmo Lincoln, beyazperdenin ilk Tarzan'ı oldu.
  • 1923 - İzmir'e gelen Mustafa Kemal Paşa, Karşıyaka'da trenden inerek, Ege gezisine başladığı gün (14 Ocak) ölen annesinin kabrini ziyaret etti.
  • 1926 - John Logie Baird ilk televizyon yayınını gerçekleştirdi.
  • 1934 - Fransa'da Camille Chautemps istifa etti, yeni hükümeti Edouard Daladier kurdu.
  • 1934 - İpek Film Stüdyosu senaryo yarışması açtı.
  • 1937 - Cenevre'de Milletler Cemiyeti toplantısında Hatay'ın bağımsızlığı kabul edildi.
  • 1940 - Milli Koruma Kanunu Resmi Gazete'de yayınlandı.
  • 1941 - II. Dünya Savaşı'nda İngilizler Eritre'ye girdi.
  • 1943 - Varlık Vergisini ödemeyen mükellefler, borçlarını "bedenen çalışarak ödemeleri" için çalışma kamplarına gönderildi. Tümü İstanbullu gayrimüslimlerden oluşan 32 kişilik ilk kafile Aşkale'ye doğru yola çıktı.
  • 1945 - Sovyetler Birliği'nin Kızıl Ordu birlikleri, Polonya'da Almanya'nın kurduğu Auschwitz ve Birkenau kamplarını ele geçirdi.
  • 1947 - Öğretim kurumları dışında din eğitimine izin verildi.
  • 1948 - İlk teyp satışa çıktı.
  • 1954 - Köy enstitüleri ile ilk öğretmen okullarını "ilk öğretmen okulları" adı altında birleştiren yasa Meclis'te kabul edildi. Böylece Köy enstitüleri kapatıldı.
  • 1954 - Millet Partisi kapatıldı; din esasına dayanan ve amacını gizleyen bir parti olduğu iddia edildi, yöneticileri de birer gün hapis ve 250'şer kuruş para cezasına çarptırıldı.
  • 1956 - Yabancı petrol şirketi Mobil, Türkiye'de ilk petrol arama ruhsatını alan ilk firma oldu.
  • 1958 - Kıbrıs'ta 10 bin Türk "taksim" lehinde gösteri yaptı. İngiliz askerleri topluluğun üzerine zırhlı araçlarla yürüdü, yaralananlar oldu.
  • 1965 - Ord. Prof. Ali Fuat Başgil'in 5 yıl hapsi istendi. Ali Fuat Başgil İsviçre'de Fransızca olarak 27 Mayıs Askeri İhtilali adlı bir kitap yayınlamıştı.
  • 1967 - Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileri yeni yönetmelik hükümlerini protesto için boykota başladılar.
  • 1967 - Apollo-1 uzay aracı, Kennedy uzay merkezinde test edildiği sırada yandı: Astronotlar Gus Grissom, Edward Higgins White ve Roger Chaffee hayatlarını kaybetti.
  • 1969 - İstanbul Aksaray'daki Küçük Opera Tiyatrosu tamamen yandı.
  • 1969 - Teksif Sendikası'na bağlı 5 fabrikada daha grev başladı. 7915 işçi işi bıraktı.
  • 1971 - Türkiye İşçi Partisi Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay öldürüldü.
  • 1972 - Süleyman Demirel, "Rejimi değiştirme gayreti siyasi suç değildir" dedi.
  • 1973 - ABD ve Vietnam ateşkes anlaşması imzaladı.
  • 1973 - Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir Ermeni örgüt ASALA tarafından öldürüldü.
  • 1980 - Beyoğlu'ndaki tarihi Markiz Pastanesi kapandı. Markiz, 23 Aralık 2003'te yeniden açıldı.
  • 1983 - Dünyanın en uzun (53,9 km) denizaltı tüneli olan Seikan Tüneli açıldı. Tünel Japonya'nın Honshu ve Hokkaido adalarını birbirine bağlıyor.
  • 1984 - Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Doğan Öz'ü öldürmekten sanık İbrahim Çiftçi hakkındaki ölüm cezası kararı yargıtayca bozuldu. Altı yıldır tutuklu bulunan İbrahim Çiftçi tahliye edildi.
  • 1988 - Server Tanilli'nin Nasıl Bir Demokrasi istiyoruz adlı kitabı toplatıldı.
  • 1991 - Somali diktatörü Muhammed Siyad Barre isyancıların başkent Mogadişu'yu ele geçirmesi üzerine ülkeden kaçtı.
  • 1994 - İçişleri Bakanı Nahit Menteşe İstanbul Kumkapı Polis Karakolu'nda gözaltına alınan Vakkas Dost isimli vatandaşın polis memuru Nurettin Öztürk tarafından dövülerek öldürüldüğünü açıkladı.
  • 1994 - Özgür Gündem gazetesinin Ankara temsilciliğinde patlama oldu. Gazetenin Ankara Haber Merkezi'ne de molotof kokteyli atıldı.
  • 1995 - Eylül 1994'ten beri Paris'te cezaevinde bulunan Dev-Sol lideri Dursun Karataş 1995'te serbest bırakıldı. Dursun Karataş sahte kimlikle Fransa'ya giriş yaparken tutuklanmıştı.
  • 1995 - Çocuk Hakları Sözleşmesi Türkiye tarafından çekince koyularak kabul edildi.
  • 1996 - Bodrum açıklarındaki Kardak kayalıklarına Yunan ve Türk gazetecilerin ayrı ayrı bayrak dikmeleri Türkiye ile Yunanistan arasında gerilim yarattı.
  • 1996 - Bursa'da 1963 yılından beri hizmet veren Teleferik, özelleştirildi.
  • 2000 - Kamuoyunda, İkinci Manisa davası olarak bilinen 10'u tutuklu 14 sanığın yargılandığı ve Yargıtay tarafından iki kez usulden bozulan davada, sanıklar, 2 yıl 6 ay ile 15 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.
  • 2010 - Apple'ın patronu Steve Jobs, aylardır beklenen taşınabilir bilgisayar ve akıllı telefon arası çok fonksiyonlu tablet bilgisayarı iPad'i tanıttı.

Doğumlar

  • 1756 - Wolfgang Amadeus Mozart, Avusturyalı besteci (ö. 1791)
  • 1832 - Lewis Carroll, İngiliz yazar, matematikçi, mantıkçı (ö. 1898)
  • 1859 - II. Wilhelm, Almanya İmparatoru (ö. 1941)
  • 1910 - Edvard Kardelj, Yugoslav Marksizminin kurucusu, devrimci siyaset adamı (ö. 1979)
  • 1924 - Rauf Denktaş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurucusu, siyasetçi (ö. 2012)
  • 1931 - Gazanfer Özcan, Türk tiyatro ve sinema sanatçısı (ö. 2009)
  • 1932 - Boris Anfiyanoviç Şahlin, üç Olimpiyatta altın madalya kazanan ve 10 kez dünya şampiyonu olan Sovyet jimnastikçi (ö. 2008)
  • 1934 - Edith Cresson, Fransa'nın ilk kadın başbakanı
  • 1936 - Samuel C. C. Ting, Nobel Ödülü sahibi ABD'li fizikçi
  • 1940 - Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Türk eski Bursa milletvekili, bakan, işadamı
  • 1944 - Mairead Corrigan, Katolik ve Protestanları bir araya getiren Barış İnsanları Örgütü'nün kurucusu ve 1976 Nobel Barış Ödülü'nün Betty Williams'la birlikte sahibi olan İrlandalı sosyal hizmet uzmanı
  • 1944 - Nick Mason, Pink Floyd grubunun bateristi
  • 1948 - Mikhail Baryshnikov, Rus dansçı
  • 1948 - Valeri Brainin, Rus-Alman müzik yöneticisi, müzik bilimci, besteci ve şair
  • 1965 - Oktay Kaynarca, Türk sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu
  • 1965 - Attila Sekerlioglu, Türk asıllı futbolcu, teknik direktör
  • 1980 - Austin O'Riley, ABD'li çıplak model ve pornografik film oyuncusu

Ölümler

  • 1635 - Nef'i, şair (d. 1572)
  • 1851 - John James Audubon ABD'li ressam (d. 1785)
  • 1901 - Giuseppe Verdi, İtalyan besteci (d. 1813)
  • 1939 - Salih Münir Paşa, eski Paris Büyükelçisi (d. 1859)
  • 1949 - Boris Vladimiroviç Asafiev, Rus müzikolog ve besteci (d. 1884)
  • 1974 - Georgios Grivas, Rum tedhiş örgütü EOKA lideri (d. 1898)
  • 1978 - Uğur Güçlü, Türk sinema oyuncusu (d. 1942)
  • 1983 - Louis de Funès, Fransız sinema oyuncusu (d. 1914)
  • 2008 - Suharto, Endonezya devlet başkanı (d. 1921)
  • 2009 - John Updike, ABD'li romancı (d. 1932)
  • 2010 - Jerome David Salinger, ABD'li romancı (d. 1919)
  • 2011 - Öner Ünalan, Türk yazar, çevirmen ve araştırmacı (d. 1935)

11 Ocak 2016 Pazartesi

10 Ocak

10 Ocak, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 10. günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 355 gün vardır (artık yıllarda 356).

Olaylar

  • 1595 - Padişah III. Murat, 49 yaşında öldü. III. Mehmet tahta çıktı.
  • 1810 - Napolyon ile Josephine'in evlilikleri sona erdi.
  • 1861 - Amerikan İç Savaşı: Florida, Birleşik Devletler'den ayrıldı.
  • 1863 - Dünyanın ilk metrosu olan Londra metrosunun Metropolitan adı verilen ilk hattı açıldı.
  • 1900 - Dünya Şampiyonu, Pehlivan Kara Ahmet, Paris'te "Şampiyonlar Şampiyonu" ünvanını aldı.
  • 1903 - Makedonya'daki Osmanlı yönetimine karşı gelişen şiddet olayları nedeniyle Sadrazam Sait Paşa azledildi, yerine Rumeli Islahat Komisyonu Başkanı Mehmet Ferit Paşa getirildi.
  • 1919 - Medine müdafaası sona erdi. Medine'deki Osmanlı garnizonu silah bırakan son muharip kuvvet oldu. I. Dünya Savaşı fiilen sona erdi.
  • 1919 - İngilizler, Bağdat'ı işgal etti.
  • 1920 - Milletler Cemiyeti kuruldu. ABD, Cemiyete katılmadı.
  • 1920 - Milletler Cemiyeti ilk toplantısını Paris'te yaptı.
  • 1921 - I. İnönü Muharebesi; Albay İsmet Bey komutasındaki Türk ordusu, Yunan ordusu ile İnönü'de karşı karşıya geldi. Yunan ordusu yenildi. Zaferin ardından, Albay İsmet Bey, 1 Mart 1921 'de generalliğe terfi ettirildi; TBMM Hükümetinin uluslararası itibarı da hızla yükseldi.
  • 1926 - Heyet-i Fesadiye davası sonuçlandı. Aslında üç ayrı dava söz konusuydu. Çerkes Ethem 'in Kuva-yı Seyyaresi 'nin Bolşevik Taburu Komutanı İsmail Hakkı Bey ; boşandığı eşini öldürten Miralay Osman ; Kürt isyanıyla birlikte Ankara muhitinde bir isyan hareketi giriştiği gerekçesiyle Kırşehir Milletvekili Rıza Bey idama mahkûm oldu.
  • 1927 - Alman sinema yönetmeni Fritz Lang'ın Metropolis adlı filmi gösterime girdi.
  • 1928 - Sovyetler Birliği , Troçki'nin sürgüne gönderilmesine karar verdi.
  • 1928 - Sovyetler Birliği’nde, aralarında Troçki’nin de bulunduğu 30 muhalefet lideri Almatı’ya sürüldü.
  • 1929 - Tenten'in maceraları adlı karikatür kitabı ilk kez yayımlandı. İleride 40 ayrı dilde yayımlanıyor olacak.
  • 1933 - İspanya'da ayaklanmalar yaygınlaştı; sıkıyönetim ilan edildi.
  • 1940 - Pierre Louys'in Afrodit adlı kitabıyla ilgili davaya başlandı. Kitap müstehcenlikle suçlanıyordu.
  • 1944 - Nuri Demirağ'ın fabrikasında üretilen Türk yolcu uçağının ilk uçuş denemesi Yeşilköy'de yapıldı.
  • 1945 - Anayasa dilinde yeni Türkçe kelimelerin kullanılması kabul edildi.
  • 1945 - Teşrinevvel, Teşrinisani, Kânunuevvel ve Kânunusani aylarının adları, Ekim, Kasım, Aralık ve Ocak olarak değiştirildi.
  • 1946 - Ankara Gazeteciler Cemiyeti kuruldu
  • 1946 - Birleşmiş Milletler'in ilk genel kurulu Londra'da toplandı. Bu kurulda 51 ülke temsil edildi.
  • 1947 - Demokrat Parti 1. Kongresi'nde "Hürriyet Misakı" kabul edildi. Raporda Anayasa'ya aykırı yasaların kaldırılması, Anayasa'nın tam olarak uygulanması, yeni seçim yasası hazırlanması ve cumhurbaşkanlığı ile parti genel başkanlığının birbirinden ayrılması isteniyordu.
  • 1951 - Hasankale-Horasan demiryolu ulaşıma açıldı.
  • 1957 - Harold Macmillan, Anthony Eden'in istifasının ardından Birleşik Krallık başbakanı oldu.
  • 1958 - Dokuz subayın, isyan muharrikliği yapmak ve fesat çıkarmak'tan tutuklandıkları açıklandı.
  • 1961 - Basın çalışanlarıyla ilgili 212 sayılı kanun yürürlüğe girdi. Bu yasayı protesto eden gazete sahipleri 3 gün süreyle gazete çıkarmama kararı aldılar.
  • 1961 - Çalışan Gazeteciler Bayramı kutlanmaya başladı.
  • 1963 - Türkiye Spor Yazarları ve Spor Kulübü Derneği kuruldu.
  • 1964 - Beatles grubunun Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk albümleri satışa sunuldu.
  • 1965 - Manisa'nın Karakurt köyü'nde gericiler ayaklanarak okul öğretmenlerine saldırdı. 23 kişi tutuklandı.
  • 1967 - Cumhuriyetçi Edward W. Brooke, Amerika Birleşik Devletleri senatosunun ilk siyahi üyesi olarak görevine başladı.
  • 1968 - Ankara'da Dördüncü Sanayi Kongresi toplandı. Kongre'de "yabancı sermaye" konusu tartışıldı.
  • 1969 - Singer'in Kartal Cevizli'deki Dikiş Makineleri Fabrikası, burada çalışmakta olan 450 işçi tarafından işgal edildi.
  • 1971 - 500'ü aşkın mülki amir hükümeti protesto için eylem kararı aldı. Başbakan Süleyman Demirel bu nedenle bir genelge yayımladı. "Direnişe geçen memurlar suç işliyor" dedi.
  • 1972 - 15 idam kararını bozan Askeri Yargıtay İkinci Dairesi, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam kararlarını onayladı.
  • 1975 - Yeni İmar Kanunu yürürlüğe girdi.
  • 1978 - Sovyetler, Soyuz kapsülü içinde iki kozmonotu, Salyut VI laboratuvarıyla buluşmak üzere uzaya yolladı.
  • 1979 - İran Şahı Rıza Pehlevi, ülkesini terk ederek, ailesiyle Mısır'ın Assuan kentine gitti.
  • 1982 - Birleşik Krallık'de tarihin en düşük sıcaklığı: -27.2 °C. Bundan önce aynı sıcaklığa 11 Şubat 1895'te ulaşılmıştı.
  • 1983 - Türk Hava Yolları'nın Afyon uçağı Ankara'da düştü: 47 yolcu öldü.
  • 1984 - Alparslan Türkeş'in tahliye istemi 21. kez reddedildi.
  • 1984 - Kürtaj yasal hale geldi.
  • 1984 - Amerika Birleşik Devletleri ve Vatikan arasında 100 yılı aşkın bir aradan sonra diplomatik ilişkiler yeniden başladı.
  • 1985 - TRT "anı, devrim, özgürlük" gibi bazı kelimelerin kullanımına yasak getirdi.
  • 1988 - Yurtdışında basılan 440 yayının ülkeye girmesi yasaklandı.
  • 1989 - Küba askerleri Angola'dan çekilmeye başladı.
  • 1990 - Basın alanında faaliyet gösteren "Time" ve sinema alanında faaliyet gösteren "Warner" şirketleri birleşerek Time Warner adını aldı.
  • 1991 - Amerika Birleşik Devletleri, Irak'a hava akınları ve füze saldırısı başlattı.
  • 1992 - "32. Gün" programı, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Yönetim Kurulu tarafından yayından kaldırıldı. Yapımcı Mehmet Ali Birand'la anlaşma feshedildi.
  • 1995 - TBMM televizyonu kuruldu ve oturumlar canlı olarak TRT-3'ten yayımlanmaya başladı.
  • 1996 - Avrasya feribotu, 4 silahlı kişi tarafından Trabzon Limanı'nda kaçırıldı.
  • 1998 - Anayasa Mahkemesi, Refah Partisi'nin kapatılmasına karar verdi.
  • 1999 - Susurluk davası kapsamında da aranan Haluk Kırcı yakalandı. Haluk Kırcı Ankara Bahçelievler'de 7 Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi gencin öldürülmesiyle ilgili davada 7 kez idam cezası almıştı.
  • 2001 - Wikipedia, Nupedia'nın bir parçası olarak hayata atıldı. Beş gün sonra farklı bir site oldu.
  • 2001 - Türksat 2A fırlatıldı.
  • 2002 - İstanbul Milletvekili Rıdvan Budak hakkında DSP Merkez Disiplin Kurulu tarafından, partiden kesin ihraç kararı verildi.
  • 2002 - Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel hakkında, dalgalı kura geçilmeden önce bazı kurumlara toplam 5 milyar 188 milyon 900 bin ABD doları satarak, 'görevini kötüye kullandığı' gerekçesiyle dava açıldı.
  • 2003 - Maxis tarafından SimCity'in 4. oyunu yapıldı.
  • 2006 - Mehmet Ali Ağca, askerlik işlemlerini yaptırmak üzere avukatı Mustafa Demirbağ ile GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesine gitti. Demirbağ, muayene sonucu Ağca'ya askerliğe elverişsiz raporu verildiğini bildirdi.
  • 2006 - İran'ın nükleer programı uluslararası krize yol açtı. Tahran atom bombası sahibi olmak istediği iddialarını reddederken, nükleer programının sivil olduğunu ve programını geliştirmeye devam edeceğini açıkladı. 25 Ocak'ta Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya ile ABD, İran'a ekonomik ve ticari yaptırımları kabul ettirmeye çalıştı, ama tasarı başlangıç aşamasında Rusya tarafından reddedildi.
  • 2008 - Çin'in merkezi kısımlarının büyük bölümünü ve güneyini etkileyen kar fırtınası başladı.
  • 2012 - Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın "şüpheli" olarak yer aldığı iddianameyi kabul etti. İddianamede, Evren ve Şahinkaya için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
  • 2012 - Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, tutuksuz yargılandığı İkinci Ergenekon davası kapsamında tutuklandı.

Doğumlar

  • 1209 - Möngke, Moğol hükümdarı (ö. 1259)
  • 1797 - Annette von Droste-Hülshoff, Alman yazar (ö. 1848)
  • 1880 - Manuel Azaña, İspanyol siyaset ve devlet adamı (ö. 1940)
  • 1881 - Boris Konstantinovich Zaytsev, Rus yazar (ö. 1972)
  • 1883 - Aleksey Nikolayeviç Tolstoy, Rus yazar (ö. 1945)
  • 1887 - José Américo de Almeida, Brezilyalı yazar (ö. 1980)
  • 1905 - Akil Öztuna, Türk oyuncu (ö. 1985)
  • 1910 - Galina Ulanova, Rus balerin (ö. 1998)
  • 1913 - Gustav Husak, Slovak komünist, 1969-89 arasında Çekoslovakya lideri (ö. 1991)
  • 1924 - Eduardo Chillida, İspanyol-Bask heykeltıraş ve ressam (ö. 2002)
  • 1936 - Robert Wilson, ABD'li fizikçi ve astronom, Nobel Fizik Ödülü sahibi
  • 1938 - Donald Knuth, ABD'li yazar
  • 1945 - Rod Stewart, İngiliz şarkıcı ve besteci, 1960'lardan bu yana rock ve pop dünyasını sürükleyen eserleri seslendiren ve besteleyen
  • 1949 - Kemal Derviş, Türk iktisatçı ve siyaset adamı
  • 1949 - George Foreman, ABD'li boksör
  • 1953 - Pat Benatar, ABD'li şarkıcı
  • 1976 - Remy Bonjasky, Surinam asıllı Hollandalı K-1 Dünya Grand Prix Kick boks şampiyonu
  • 1979 - Francesca Piccinini, İtalyan voleybolcu
  • 1980 - Nelson Cuevas, Paraguaylı futbolcu ve şarkıcı
  • 1984 - Marouane Chamakh, Faslı futbolcu

Ölümler

  • 1833 - Adrien-Marie Legendre, Fransız matematikçi (d. 1752)
  • 1862 - Samuel Colt, ABD'li silah sanayicisi ve mucit (d. 1814)
  • 1904 - Jean-Léon Gérôme, Fransız ressam ve heykeltıraş (d. 1824)
  • 1905 - Louise Michel, Paris Komünü'nün önde gelen kadın militanlarından anarşist (d. 1830)
  • 1905 - Kārlis Baumanis, Letonyalı söz yazarı (d. 1835)
  • 1917 - William F. "Buffalo Bill" Cody, ABD'li asker, bizon avcısı ve şovmen (d. 1846)
  • 1918 - August Oetker, Alman iş adamı, kabartma tozunun mucidi ve Dr. Oetker firmasının kurucusu (d. 1862)
  • 1951 - Sinclair Lewis, ABD'li yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1885)
  • 1959 - Şükrü Kaya, Türkiye'nin eski İçişleri Bakanı (d. 1883)
  • 1961 - Dashiell Hammett, ABD'li dedektif romanları yazarı (d. 1894)
  • 1968 - Ali Fuat Cebesoy, Atatürk'ün silah arkadaşı (d. 1882)
  • 1971 - Gabrielle "Coco" Chanel, Fransız moda tasarımcısı (d. 1883)
  • 1981 - Richard Boone, ABD'li aktör (d. 1917)
  • 1984 - Reşat Enis Aygen, Türk yazar (d. 1909)
  • 1985 - Anton Karas, Avusturyalı zither virtüözü besteci (d. 1906)
  • 2000 - Semih Günver, Türk Büyükelçi (d. 1917)
  • 2001 - Necati Cumalı, Türk edebiyatının usta kalemlerinden, ünlü şair ve yazar (d. 1921)
  • 2007 - Carlo Ponti, İtalya'nın tanınmış film yapımcısı ve aktris Sophia Loren'in eşi (d. 1912)
  • 2014 - Adnan Azar, Türk şair (d. 1956)
  • 2014 - Süheyl Eğriboz, Türk tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu (d. 1927)
  • 2016 - David Bowie, İngiliz şarkıcı, şarkı yazarı ve aktör (d. 1947)

10 Ocak 2016 Pazar

9 Ocak

9 Ocak, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 9. günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 356 gün vardır (artık yıllarda 357).


Olaylar

  • 475 - Bizans İmparatoru Zeno başkent Konstantinopolis'i terkederek Antioch'a (Antakya) kaçmaya zorlandı, böylelikle birinci saltanatı sona ermiş oldu.
  • 1788 - Connecticut Amerika Birleşik Devletleri anayasasını onaylayan 5. eyalet oldu.
  • 1792 - Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında 5 yıllık savaşın ardından Yaş Antlaşması imzalandı.
  • 1839 - Fransız Bilimler Akademisi Daguerreotype adı verilen bir fotoğrafçılık işlemini duyurdu.
  • 1853 - Osmanlı İmparatorluğu için "hasta adam" tabiri ilk kez Rus Çarı I. Nikolay tarafından kullanıldı.
  • 1861 - Mississippi Birleşik Devletlerden ayrıldı.
  • 1900 - Mısır'da Kahire demiryolu tamamlandı ve ilk tren hizmete girdi.
  • 1905 - Moskova'da Kışlık Saray'a yürüyen işçilerin üzerine ateş açıldı.
  • 1910 - Tarihî Çırağan Sarayı yandı.
  • 1916 - Seddülbahir Muharebeleri bitti.
  • 1916 - İngilizler'in Gelibolu Yarımadası'ndan çekilip gitmeleri üzerine sabah 08.45'te Alçıtepe'den Başkomutanlık Vekaleti'ne telgraf çeken 5. Ordu Komutanı Mareşal Otto Liman von Sanders, "Tanrı'ya şükür Gelibolu Yarımadası tamamen düşmandan temizlenmiştir. Diğer ayrıntılar ayrıca sunulacaktır" dedi.
  • 1920 - Kuva-yi Milliye komutanlarından Yahya Kaptan, Gebze'de İstanbul Hükümeti'nin adamlarınca öldürüldü.
  • 1921 - Birinci İnönü Muharebesi başladı.
  • 1922 - Hatay ilinin Dörtyol düşman işgalinden kurtuldu. İtilaf Devletleri güçlerine karşı İlk kurşun Dörtyol'un Karakese Beldesinde Ömer Hoca'nın Oğlu Mehmet (Kara Mehmet)'tarafından Hatay İlinin Dörtyol İlçesi Karakese Beldeside 19 Aralık 1918 tarihinde atılmıştır.
  • 1926 - Piyango çekilişinin yalnızca Tayyare Cemiyeti'ne ait olduğuna ilişkin kanun kabul edildi.
  • 1936 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Atatürk'ün de katıldığı bir törenle öğrenime başladı. Törende konuşan Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan "Çürümüş görünen dünya kültürünü yeniden yaratacak olan Türk çocuklarıdır" dedi.
  • 1937 - Josef Stalin'in sürgüne gönderdiği Lev Troçki, Meksika'ya gitti.
  • 1937 - İstanbul Tramvay Şirketi, talebelerin ucuz seyahat etmeleri için paso verdi. Pasolar talebelerin ikamet mıntıkalarıyla, mekteplerinin bulunduğu bölge arasındaki seferlerde geçerli oldu.
  • 1942 - Türk Tarih Kurumu Ziya Gökalp'in bütün eserlerinin yayımlanmasına, Türk Dil Kurumu da yeni bir Kur'an çevirisine karar verdi.
  • 1951 - Birleşmiş Milletler genel merkezi açıldı.
  • 1955 - Devlet Operası sopranosu Leyla Gencer, temsiller vermek üzere İtalya'ya gitti.
  • 1957 - Birleşik Krallık başbakanı Anthony Eden sağlık nedenleriyle istifa etti.
  • 1964 - Panama Kanalı bölgesinde çıkan Amerikan karşıtı gösterilerde 21 Panamalı ve 3 Amerikan askeri öldü.
  • 1964 - ATAŞ grevi, "milli güvenliği bozucu" nitelikte olduğu gerekçesiyle Bakanlar Kurulu tarafından 1 ay süreyle ertelendi.
  • 1966 - 800 kişilik ilk işçi kafilesi Almanya'ya hareket etti.
  • 1968 - Surveyor 7 adlı uzay aracı ay yüzeyine yumuşak iniş yaptı. Bu yolculuk Amerikalıların insansız ay yüzeyi araştırmalarının sonuncusu oldu.
  • 1968 - Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi'nde bir köpeğin kalbi değiştirildi. Ameliyattan kırk dakika sonra bakım güçlüğü nedeniyle köpek "uyutuldu".
  • 1968 - Mexico City tarihinde bilinen ilk ve son kez kar yağışı gözlendi, yağış 2 gün daha devam etti.
  • 1969 - Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bir ay süreyle tatil edildi. 6 Ocak günü üniversitede Amerikan Büyükelçisi Robert Komer'in makam otomobili öğrenciler tarafından yakılmıştı.
  • 1969 - Ses hızını aşan ilk yolcu uçağı Concorde deneme uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi.
  • 1970 - Birleşik Krallık'da yapılan açıklamaya göre bir hafta içinde Hong Kong gribinden 2850 kişi öldü.
  • 1972 - RMS Queen Elizabeth yolcu gemisi Hong Kong'un Victoria Limanı'nda çıkan bir yangın sonucu yarı batık halde kaldı. Bu enkaz 1974 yılında bir James Bond filmi olan Altın Tabancalı Adam'da dekor ve plato olarak kullanıldı.
  • 1978 - Akaryakıt sıkıntısı had safhada; akaryakıtı biten hastaneler hasta kabul etmemeye ve yatan hastaları taburcu etmeye başladılar.
  • 1978 - Bir günde 14 yer bombalandı. İstanbul'da 5, Ankara'da 7, Trabzon ve Afşin'de de birer yere atılan bombalar hasara yol açtı.
  • 1978 - İstanbul'da Çapa Tıp Fakültesi şiddetli soğuk nedeniyle tatil edildi.
  • 1978 - TEKEL Genel Müdür Vekili Esat Gühan görevden alındı, yerine vekaleten Orhan Özet getirildi.
  • 1979 - Ankara'da iki tren çarpıştı. Çoğu işçi ve öğrenci olan 32 kişi öldü.
  • 1979 - Yeşilköy Havalimanı'nda kanlı baskını gerçekleştirdikten sonra müebbet hapse mahkûm olan Muhammed Reşit ve Mehdi Muhammed adlı iki Filistinli gerilla Sağmalcılar Cezaevi'nden kaçtı.
  • 1979 - Ege Kıta Sahanlığı görüşmeleri Viyana'da büyük bir gizlilik içinde başladı.
  • 1984 - Yargıtay bir karar verdi; emekli işçiye verilen altın madalyanın bedeli, kıdem tazminatından düşülecek.
  • 1986 - Polaroid'in açtığı patent davalarını kaybeden Kodak firması anında fotoğraf veren kamera (instant camera)işine son vermek zorunda kaldı.
  • 1987 - Yargıtay, Milliyetçi Hareket Partisi'nin Alparslan Türkeş'in üzerinde bulunan mal varlığının hazineye devrine karar verdi.
  • 1991 - Toplu taşıma araçlarında sigara içilmesi ve tütün mamullerinin reklamının yapılması yasaklandı.
  • 1992 - Karadzic liderliğinde Bosnalı Sırplar “Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti”ni kurduklarını açıkladılar.
  • 1995 - Güner Ümit'in, İnter Star'da yayınlanan "Süper Turnike" programında, Alevilerde "ensest" olduğunu ima eden sözleri üzerine, Aleviler iki gün boyunca televizyon önünde gösteri yaptı. İki günün sonunda programın yayından kaldırılacağı açıklandı.
  • 1996 - Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe'nin cesedi Eyüp Spor Salonu'nun yakınındaki arsada bulundu. Gazeteci Metin Göktepe bir gün önce görevini yaparken polisçe engellenmiş ve gözaltına alınmıştı.
  • 1996 - Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe, Sabancı Center'da vurularak öldürüldü. Olayı DHKP/C örgütü üstlendi.
  • 1997 - Başbakanlık Kriz Yönetimi Merkezi yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmelik kriz hallerinde kimi yürütme yetkilerini Genelkurmay Genel Sekreterliği'ne veriyor.
  • 2003 - İkinci Afrika Sosyal Forumu sona erdi.
  • 2003 - Aile mahkemeleri kuruldu.
  • 2005 - Mahmud Abbas Filistin devlet başkanlığına seçildi.
  • 2007 - Merkez üssü Özbekistan'ın başkenti Taşkent'in 200 kilometre güneydoğusu olan 8 şiddetinde deprem meydana geldi.
  • 2007 - Adana'dan Irak'a giden, içinde Türk işçilerinin bulunduğu, Moldova'lı bir şirkete ait Antonov tipi bir uçak Bağdat'ın Beled havaalanı pistine 200 metre kala düştü: 34 kişi öldü.
  • 2009 - Nazım Hikmet'in Türk vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin 1951 yılındaki Bakanlar Kurulu Kararı yürürlükten kaldırıldı.

Doğumlar

  • 1590 - Simon Vouet, Fransız ressam ve dekoratör (ö. 1649)
  • 1778 - Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi, Türk müzikadamı (ö. 1846)
  • 1868 - Søren Sørensen, Danimarkalı biyokimyacı (ö. 1939)
  • 1881 - Lascelles Abercrombie, İngiliz şair ve edebiyat eleştirmeni (ö. 1938)
  • 1890 - Karel Capek, Çek romancı, kısa öykü, oyun ve deneme yazarı (ö. 1938)
  • 1890 - Kurt Tucholsky, Alman gazeteci ve yazar (ö. 1935)
  • 1908 - Simone de Beauvoir, Fransız yazar ve feminist, varoluşçuluk akımını edebiyatta sürdüren (ö. 1986)
  • 1913 - Richard Milhous Nixon, Amerika Birleşik Devletleri'nin 37. Başkanı (ö. 1994)
  • 1922 - Ahmed Sékou Touré, Gine Cumhuriyeti'nin ilk başkanı (ö. 1984)
  • 1925 - Lee Van Cleef, ABD'li oyuncu (ö. 1989)
  • 1928 - Domenico Modugno, İtalyan şarkıcı ve söz yazarı (ö. 1994)
  • 1933 - Wilbur Smith, Afrikalı yazar
  • 1941 - Joan Baez, ABD'li folk şarkıcı, 1960'larda gençliğin Amerikan halk müziğine ilgisini çeken şarkıcı ve siyasal eylemci
  • 1944 - Jimmy Page, İngiliz müzisyen, Led Zeppelin grubunun gitaristi
  • 1954 - Mirza Delibašić, Bosnalı basketbolcu (ö. 2001)
  • 1956 - Imelda Staunton, İngiliz oyuncu
  • 1958 - Mehmet Ali Ağca, Papa ve Abdi İpekçi suikastlerinin sanığı
  • 1960 - Mübeccel Vardar, Türk tiyatro ve sinema oyuncusu (ö. 2006)
  • 1967 - Claudio Caniggia, Arjantinli futbolcu
  • 1968 - Joey Lauren Adams, ABD'li oyuncu
  • 1978 - Gennaro Gattuso, İtalyan futbolcu
  • 1985 - Bobo, Brezilyalı futbolcu
  • 1991 - Can Maxim Mutaf, Türk basketbolcu

Ölümler

  • 1873 - III. Napolyon Fransız imparator (d. 1808)
  • 1936 - John Gilbert, ABD'li aktör (d. 1897)
  • 1951 - Ahmet Hamdi Akseki, Diyanet İşleri başkanı (d. 1887)
  • 1964 - Halide Edip Adıvar, Türk yazar (d. 1884)
  • 1975 - Pierre Fresnay, Fransız aktör (d. 1897)
  • 1982 - Nurullah Berk, Türk ressam ve yazar (d. 1906)
  • 1990 - Cemal Süreya, Türk şair (d. 1931)
  • 1992 - Bill Naughton, İngiliz oyun yazarı (d. 1910)
  • 2001 - Yusuf Bozkurt Özal, Türk siyasetçi (d. 1940)

Yahya Kaptan

Yahya Kaptan (d. bilinmiyor - ö. 8 Ocak 1920) , Karakol Cemiyeti üyesi, gizli teşkilatlanma konusunda uzman bir Kurtuluş mücadelesine katılan çeteci. Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonraki dönemde İttihat ve Terakki'nin kuvvetlerinden olup, Mustafa Kemal Atatürk'ün Sivas Kongresi'ndeki tüm birliklerin tek çatı altında birleşmesi kararına uyarak kendi askerî kuvvetleriyle birlikte Kuva-yi Milliye'ye geçti. Bunun üzerine çok mutlu olan Atatürk, Yahya Kaptan'ı onurlandırdı ve onu halka tanıttı. O dönemde, bu olay Kuva-yi Milliye için büyük bir kazanım oldu. Bu sırada durumdan memnun olmayan İttihatçılar kendi saflarındaki bu çözülmenin önüne geçmek için İstanbul'daki dönemin gazetelerinde, "Kuva-yi Milliye'de böyle bir eşkıyanın var olmasının yanlış olduğu; bu durumun Kuva-yi Milliye için bir kara leke olduğu" gibi karalayıcı yazılar çıkardı. Bu haberlerden bir süre sonra da Yahya Kaptan, İttihatçılar tarafından ele geçirildi ve ensesinden yediği kurşunla 8 Ocak 1920'de öldürüldü. Fakat bu durum çarpıtıldı; Yahya Kaptan kaçarken kahramanca onu kovaladıkları ve onun bu sırada çıkan çatışmada öldüğü yalanı öne sürüldü.
Bu olaydan haberdar olan Atatürk, duyunca çok öfkelendi ve Cumhuriyet'in ilanından sonra da bu olayın peşini bırakmayarak bu işten kimlerin sorumlu olduğunu ve kimin bu işte parmağının olduğunun bulunmasını istedi.
Ayrıca bu olayla ilgili olarak diğer bir anekdot ise, o dönemde halkın Atatürk'e olan sevgisini temsil eden heykelleri yaptırılıyordu. Bu dönemde Yahya Kaptan'ın katledildiği bölgenin dönemin belediye başkanı "bir heykel yaptıracaklarını ve böylece Atatürk'ün o bölgeyi de ziyaret edeceğini" duyurdu. Bunun üzerine Atatürk, yapmış olduğu açıklamada bölgenin insanlarına bir sitem olarak "siz daha Yahya Kaptan'a dahi sahip çıkamadınız. Şimdi kalkmış benim heykelimi yapmaktan söz ediyorsunuz; siz öncelikle Yahya Kaptan'ın heykelini yaptırın." dedi.
Atatürk yazmış olduğu eseri Nutuk
'ta Yahya Kaptan'a 12-20 sayfa ayırdı; en çok yer sahibi olan kişi de dolayısıyla Yahya Kaptan oldu.

Dış bağlantılar

Cumhuriyet'in İlanı

Cumhuriyet'in İlanı, milletin yönetilme şeklinin belirlenmiş olduğu, Atatürk'ün siyasi devrimlerinden bir tanesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 29 Ekim 1923'te ortaya çıkan kabine bunalımı sonucunda, bu yönetim şeklinin kusurları daha net ortaya çıkmış ve 29 Ekim'de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilerek, ülkenin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlenmiştir.

Nedenleri

23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışı ile Milli Egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuştu. Ancak Kurtuluş Savaşı devam ederken, milli birlik ve beraberliğin bozulmaması için rejimin adı konulmamıştır. Osmanlı'da saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Antlaşması'nın ardından TBMM'de en çok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu.

Süreç

Mustafa Kemal Atatürk'ün tavsiyesi ile 27 Ekim 1923'te Ali Fethi Okyar Bey başkanlığındaki hükümetin istifası ve Cumhuriyet Halk Fırkası grubunun yeni hükûmet listesi üstünde anlaşmaya varamaması üzerine Mustafa Kemal Atatürk, 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düşüncesini açıkladı ve İsmet İnönü'yle o gece, devletin niteliğinin Cumhuriyet olduğunu öngören bir yasa tasarısı hazırlandı.

Ayrıca bakınız

7 Ocak 2016 Perşembe

Çanakkale Savaşı deniz harekâtları,

Çanakkale Savaşı deniz harekâtları, I. Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri'nin Birleşik Filo ile savunmada kalan Osmanlı İmparatorluğu kara topçusu arasında 19 Şubat 1915'ten 18 Mart 1915'e kadar Çanakkale Boğazı'nda yapılan bir dizi deniz operasyonudur. Birleşik Filo'nun Çanakkale Boğazı'na karşı yaptığı 18 Mart tarihli en geniş kapsamlı saldırı, harekâtın son operasyonudur ve birçok kaynakta 18 Mart Deniz Savaşı olarak geçmektedir.[1][2]
İtilaf Devletleri, Churchill'in çabalarıyla sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul önlerine ulaşmak ve Almanya ile ittifak olan Osmanlı İmparatorluğu'nu tek darbeyle teslime zorlama planını kabul etmişlerdir. Bu harekat için oluşturulan Birleşik Filo 3 Kasım 1914'te Boğaz'a karşı taarruzlarına başlamıştır. Boğaz'daki mayın ve topçu savunmasını çökertmek için asıl girişim 18 Mart 1915 tarihinde yapılmıştır. Bu muharebede Birleşik Filo'ya dahil üç zırhlı batmış, dört zırhlı da ağır biçimde hasar görerek savaş dışı kalmıştır. Birkaç gün içinde İtilaf Devletleri, Çanakkale Boğazı'nın sadece donanmayla geçilemeyeceğini, ancak kara ordusu ile Gelibolu Yarımadası'nın işgal edilmesiyle Boğaz'ın açılabileceğine karar vermiştir. Bu kararla 25 Nisan 1915 günü Yarımada'ya çıkarma yapılmıştır.

Savaş öncesi

I. Dünya Savaşı, Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun 28 Temmuz 1914 tarihinde Belgrad'ı bombalamasıyla fiilen başlamıştı.[3] Osmanlı İmparatorluğu ise Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan etmesinden bir gün sonra, 2 Ağustos 1914 günü Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır.[4] Antlaşmanın imzalanmasında Osmanlı İmparatorluğu'nun savaş hazırlıkları tamamlanana kadar tarafsız görünmesine karar verilmiştir. Diğer deyişle antlaşma gizli tutuldu, Osmanlı "silahlı tarafsızlık" ilan etti. Ertesi gün ise seferberlik hazırlıklarına başlanmıştır.[5] Bu arada Alman Akdeniz Filosu, Almanya'nın 4 Ağustosta Belçika'ya saldırmasıyla Filo'nun ana gücünü oluşturan ağır kruvazör Goeben ile hafif kruvazör Breslau, İngiliz kontrolündeki Cebelitarık'tan ya da Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz dışına çıkamaz duruma gelmiştir. Bunun üzerine Amiral Wilhelm Souchon 8 Ağustos'da İstanbul'a gitmeye karar vermiştir.[6] Peşlerindeki İngiliz Filo'su önünde çekilen gemiler, 10 Ağustosta Çanakkale Boğazı önlerinde gelmiştir. [7] Enver Paşa Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı'na "Gemilerin bekletilmeksizin içeri alınması" talimatını vermiştir.[8] Gemiler 3 Ağustos'ta İstanbul önlerine gelmiş bulunmaktadır.[9] Uluslararası antlaşmalar gereği bu gemilerin ya 24 saat içinde Osmanlı karasuları dışına çıkacak ya da silahtan arındırılarak enterne edilecektir. Ancak Alman büyük elçisinin şiddetle karşı çıkışı üzerine gemilerin Osmanlı İmparatorluğu'nca satın alındığının ilan edilmesi gibi bir çözüme gidilmiştir.Gemilere Osmanlı bayrağı çekilir. Goeben'in adı Yavuz, Breslau'nun adı da Midilli olmuştur.[10] Bunun üzerine İngiltere, Çanakkale Boğazı çıkışını ablukaya alma kararı vermiştir. Bu tarihe kadar Malta Üs Komutanı olan İngiliz Amiral Carden, 20 Eylül'de Abluka Filosu Komutanlığı'na atanmıştır. Emrinde İngiliz Indomitable ve Indefatigable muharebe kruvazörleri, Dublin ile Glochester hafif kruvazörleri, Verite ve Suffren Fransız muharebe gemileri ve 12 muhrip, 6 denizaltı bulunmaktadır.[11]
Amiral Souchon'un 9 Eylül 1914 tarihinde Osmanlı Donanma Komutanlığı'na atanması[12] ardından Amiral'in komutasındaki bir Osmanlı filosu 29 Ekim 1914 günü Karadeniz'e açılmış ve Rusya'nın Odessa, Sivastopol, Norvosiski ve Feodosya limanlarını bombalamışlardır. Bu taarruz, Enver Paşa'nın 25 Ekimde Amiral'e verdiği yazılı emre dayanmaktadır.[13] Rusya'nın askeri tepkisi 1 Kasım 1914 günü Kafkasya üzerinden Osmanlı topraklarına taarruz etmek olmuştur. Aynı gün İngiliz gemileri İzmir ve Kızıldeniz'deki Akabe limanlarını bombaladılar. İki gün sonra 3 Kasımda İngiliz birlikleri Basra Körfezi'nde Osmanlı topraklarına çıkarıldılar. Aynı gün iki İngiliz ve iki Fransız savaş gemisi Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı istihkamlarını ateş altına aldılar.[14] Osmanlı İmparatorluğu böylece savaşa fiilen girmiştir.

Harekât kararı

İtilaf Devletleri'nin Çanakkale Boğazı'na karşı bir askeri harekat kararı almalarına varacak kilometre taşlarından biri Çar II. Nikolay'nın İngiltere'ye yönelik talebidir. Çar bu talebinde –Boğazlar'dan söz etmeden- Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir askeri hareket ve askeri malzeme yardımı talep etmiştir. İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener bu isteklerin askeri harekat yanına olumlu yanıt vermişti.[15] Çarlık'ın böyle bir askeri hareketten beklentisi Osmanlı'nın Kafkasya'dan bir kısım birliğini çekmek zorunda bırakılması, bunun da Rusya'nın bu cephedeki yükünü hafifleteceğidir.[16] Diğer önemli bir kilometre taşı ise Yunanistan Başbakanı Venizelos'un, bir çıkarma yapılması durumundan Yunanistan'ın bu harekata askeri olarak katılabileceğini İngiltere'ye bildirmesiydi.[17] Venizelos, 19 Ağustos 1914 tarihinde Çanakkale Boğazı'na taarruz etmeye dayanan ayrıntılı bir planı İngiliz yetkililere iletmiş, bu taarruza Yunanistan'ın da birlik verebileceğini belirtmişti. Ancak Venizelos'un planında Bulgaristan'ın da İstanbul'a saldırması koşulu vardı. İngiliz askeri makamları planı incelemiş ve fazla şarta bağlı olması dolayısıyla uygulanmasının olanaksız olduğu yönünde rapor vermişti.[18] Bulgaristan meselesi son derece akıllıca seçilmiş bir koşuldur. Osmanlı Ordusu'na her türlü Alman desteği için kullanılabilir tek ulaşım yolu olan demiryolu Bulgaristan üzerinden geçmektedir. Bu destek hattının kesilmesi, ancak Bulgaristan'ın İtilaf Devletleri tarafına geçmesiyle olanaklıdır.[19] Diğer yandan İngiltere'nin İstanbul Büyükelçisi Sir Louis Mallet, Ağustos ayında Boğazların yabancı savaş gemilerine kapatılmasının ardından Boğazların zorla geçilmesi yönünde bir öneriyi rapor etmiştir. Mallet, donanmanın geçmesinden sonra Boğazların kara birliklerince işgal edilmesi gerektiği görüşünü öne sürmekteydi.[20] Bir yandan bu savaş planları yapılırken İngiliz Hükümeti Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşın dışında tutmaya çabalıyordu. Osmanlı savaşa girdiğinde ilk askeri harekatının Süveyş Kanalı üzerine olacağı tahmin ediliyordu.[21] Bu bölgeye Batı Cephesi'nden o sıralarda birlik kaydırılmasına olanak yoktu. Müstemlekelerden kuvvet aktarmak ise aylar alırdı.[21] Diğer yandan müslüman ülkelerin, ki birçoğu İngiliz müstemlekesiydi, müslüman halkında ayaklanmalar olmasından ciddi biçimde çekiniliyordu.[21] Bu endişelerin boşuna olduğunu zaman göstermiştir, Osmanlı davası uğruna müslüman ülkelerden, hatta kendi tebaasından dahi kayda değer bir destek olmamıştır. Bütün bu endişelerle İngiliz Hükümeti, Osmanlı'nın savaş dışı kalması şartıyla bir kısım öneri getirmiştir. Bu önerilere Fransa'nın, hatta Rusya'nın da desteği sağlanmıştı. Öneriler, Çanakkale Boğazı'nın ticari gemilere açılması ve Alman askeri personelinin sınır dışı edilmesi şartlarını içermektedir.[22] Goben ve Breslau üzerinde ısrar ediliyordu. Bu gemilere, Ege'ye çıktıkları takdirde, eğer Alman askeri personeli taşıyorlarsa, Alman savaş gemisi işlemi uygulanacaktı, yani ateş açılacaktı.[23]
Çanakkale Boğazı'nın geçilerek İstanbul'un zorlanması fikrinin İngiliz Parlamentosu'nda ilk olarak 25 Kasım 1914 tarihindeki İngiliz Başbakanlık Toplantı Salonu'ndaki olağan toplantıda Churchill tarafından ortaya sürüldüğü kabul edilmektedir.[24] Mısır'ın savunulması konusunda alınacak ek önlemlerin konuşulmasının hemen ardından söz alan Deniz Bakanı (Denizcilik Birinci Lordu) Churchill,[24] Mısır ve Süveyş Kanalı'nı yerinde savunmanın pasif bir tutum olacağını öne sürerek konuşmasına başlamıştır. Bu bölgedeki kuvvetlerin büyük bölümünü, Avrupa'dan bir kısım kuvvetle takviye ederek Osmanlı İmparatorluğu'nun en zayıf noktasında saldırmanın daha uygun olacağını belirtmiş ve bu noktayı, başkent İstanbul olarak işaret etmiştir.[24] Böylesi bir harekattan Churchill'in beklediği amaçlar, Rusya'ya yardım edilmesi, Bulgaristan ve Romanya gibi tarafsız ülkeleri, hatta Almanya yanında savaşa girmeye yaklaşan İtalya'yı ve taraf konusunda kararsız Yunanistan'ı etkilemek, Fransa ve Rusya cephelerinde kilitlenmiş görülen savaşa, Baklanlar üzerinden bir kuşatma ile çözüm bulmaktı.[24] Diğer yandan Churchill, bol silah ve mühimmatla desteklenecek Rus Çarı'nın, milyonluk nüfusunu savaşa sürerek, Almanya'yı bu insan seli karşısında yıkacağını belirtmektedir.[25] Bu ifadelere karşın o günkü toplantıda bu konu üzerinde bir görüşme açılmamıştır.[26] Sonraki toplantılarda Savaş Bakanı Lord Kitchener, Fransa Cephesi'nin durumu nedeniyle Çanakkale için asker veremeyeceğini kesin olarak ifade etmiştir. Fransız orduları Başkomutanlığı da Batı Cephesi'nden başka bir yer için asker alınmasına şiddetle karşıdır.[20]
Bu durumda Churchill Çanakkale Boğazı'nı kendi komutasında olan donanmayla geçmenin yollarını aramıştır.[16] Bunun üzerine 3 Ocak 1915'te Akdeniz'deki Amiral Sackville Carden'e "Boğazları sadece deniz kuvvetleriyle zorlama" konusunda görüş soran bir mesaj göndermiştir. Mesajda, mayın hatlarına kömür gemileri sürerek durumun değerlendirilebileceği notu vardır. Ancak Amiral Carden bunu mümkün görmediğini, bunun için büyük bir kuvvet gerekeceğini bildirmiştir. Churchill, bu kez "Tasarladığınız harekatın niteliğini, istediğiniz kuvvetin miktarını ve bunu nasıl kullanmayı düşündüğünüzü lütfen bildiriniz" içeriğinden bir mesaj göndermiştir. Amiral'in 11 Ocak'taki yanıtı ile bir görev kuvveti şekillenmeye başlamıştır.[27] İki gün sonraki, 13 Ocak'taki Yüksek Savunma Konseyi toplantısında, Çanakkale Boğazı'nın sadece donanmayla zorlanması konusunda Deniz Bakanlığı'na ön yetki verilmiştir.[28] Harekat için kesin karar ise Konsey'in 28 Ocak 1915 tarihli toplantısında alınmıştır.[29]
Toplantı tutanağında karar şu ifadeyle yer almaktadır.[30]
« Bahriye Nazırlığı hedef İstanbul olmak üzere, Gelibolu Yarımadası'nı döve döve zapt edecek bir deniz harekatına Şubat ayında başlayacaktır. »
Esasen kara unsurlarının desteği olmadan, donanmanın tek başına İstanbul'u işgali girişimi bütün bütün Churchill'in çabaları sonucu uygulamaya konulmuş görünmektedir.[30] Amiral Carden gibi Donanma Komutanı Lord Fisher de bu operasyona karşıydı.[31]

Taraflar: kuvvetler, hazırlıklar, planlama

Osmanlı: Çanakkale Müstahkem Mevkii

Kabaca 62 km. uzunluğundaki Çanakkale Boğazı, 1,2 km. ile 7 km. arasında değişen bir genişlik göstermektedir. Ege Denizi girişinde 3,2 km. genişliktedir. En dar olduğu kesim Çanakkale ile Kilitbahir Burnu arasıdır ve burada genişlik 1,2 km.dir. Boğaz boyunca yüzey akıntısı, Marmara Denizi'nden Ege Denizi yönündedir, dolayısıyla Marmara'ya geçen suüstü tekneleri için hız kesicidir.[32]
Çanakkale Boğazı'nın savunması kolordu düzeyindeki Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı sorumluluğundadır. Komutanlık, Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında ittifak antlaşmasının yapıldığı 3 Ağustos'tan sonra, Başkomutanlık'ın emri ile 5 Ağustos 1914 tarihinde kurulmuştur.[33] Komutanlık, hem İstanbul Boğazı, hem de Çanakkale Boğazı savunmasında sorumlu olan Alman amirali V. Usedom'a bağlıdır.[34] Çanakkale Deniz Savaşı öncesinde Mevkii, Cevat Paşa komutasındaydı.[35][34] Cevat Paşa'nın emrinde iki piyade tümeni ve çeşitli topçu bataryaları ve destek kıtaları bulunmaktaydı.
Boğaz'ın savunması esas olarak mayın hatlarına dayanmaktadır. Ancak sahillere teşkil edilen top bataryaları gibi ek önlemlerle bu mayın hatlarının güvenliğinin sağlanması gerekmektedir.

Mayınlama çalışmaları

Seferberlik ilanının hemen ardından (3 Ağustos 1914), Boğaz'ın ana savunmasını oluşturmak üzere mayın hatları döşenmesi çalışmaları başlatılmıştır.[36] Bunun için en uygun kesim, doğal olarak Boğaz'ın en dar olduğu aralıktır. Çanakkale Boğazı, girişten Kepez Burnu'na kadar görece geniştir. Nara Burnu'na kadar yeniden genişler ama Boğaz'ın en dar yeri Çanakkale kenti ile karşıda Kilitbahir arasıdır.[37] Bu nedenle mayınlama çalışmaları Kepez Burnu önlerinden Çanakkale gerisine kadar olan kesimde yapılmıştır.
Esasen Boğaz'a mayın döşenmesi ile ilgili elde hazır bir plan vardır. İki mayın hattı öngören bu plan İngiliz Deniz Kuvvetleri'nden bir subay tarafından hazırlanmıştı.[36] İtilaf Devletleri Birleşik Filosu'nun Çanakkale Boğazı'na yönelik ilk saldırısının yapıldığı 19 Şubat 1915 tarihine kadar Boğaz'a 9 mayın hattı döşenmiştir. Bu hatlar 40 - 45 metre aralıkla, çoğunlukla 4 – 5 metre derinliğe (birinde 2,5 metre) aralıklarla atılmış mayınlardan oluşmaktadır.[38] Bu mayınlama çalışmaları sırasında bazı mayınlar kısa süre sonra infilak etmiş, bazıları da akıntı nedeniyle sürüklenip işlemlerini yitirmişlerse de büyük kısmı ele geçirilip kullanılmıştır.[38] Tüm bu çalışmalar ve sonrasındaki mayınmala faaliyetleri Müstahkem Mevkii Komutanlığı bünyesindeki Mayın Grup Komutanı Binbaşı Nazmi (Akpınar) Bey'in yakın gözetiminde gerçekleştirilmiştir.[38] Bu çalışmaların sonucunda 18 Mart'a kadar toplam 403 mayın kullanılmıştır.[33]
Tüm bu mayınların büyük kısmı, Ruslar tarafından Yavuz ve Midilli'nin Karadeniz'e çıkmasını önlemek için İstanbul açılarına döktükleri mayınların toplanmasından gelmektedir. Diğer bir kısım mayın ise, Trabzon açıklarından toplanan Rus mayınları, İzmir sularında ele geçen Fransız mayınları ve Balkan Harbi'nden kalma Bulgar mayınlarıdır.[39] Bu şekilde ele geçen mayınlar Alman torpil uzmanı Yüzbaşı Goehl tarafından tek tek kontrol edilmiştir ve toplam 145 adet olarak Çanakkale Boğazı'nda kullanılmıştır.[39]
Hatlar halinde dökülen mayınlardan bir kısmı zaman içinde, esas olarak güçlü fırtınalar nedeniyle yerlerinden koparak akıntıya kapılmıştır. Mayın üretimi olmadığı için bu mayınlar fazlasıyla değerliydi. Bu yüzden, çarpıp havaya uçma tehlikesi göze alınarak su üstünden toplanmasına çalışılmış, büyük bir kısmı bu şekilde toplanmıştır.[40]
Mayınlama önlemleri yanında zamanı geldiğinde akıntıya bırakılarak İtilaf Devletleri gemilerine doğru sürüklenmeleri için 13 mayın ayrılmış ve bunların suya bırakılması için gereken düzenlemeler yapılmıştır.[41]

Tabyalar

Liman von Sanders başkanlığında bir Alman heyetinin Osmanlı ordusunu geliştirmek için Türkiye'ye gelmesinden sonra hem İstanbul, hem de Çanakkale Boğazı'nın savunma Komutanlığı'na Amiral Usedom getirildi. Ardından 42 Alman subay ve eri Çanakkale'ye gelerek göreve başladılar. Bu sayı 18 Mart 1914'e kadar 24 subay ve 432 eri bulmuştur. Hamidiye Tabyası tümüyle Alman subay ve erlerinin kontrolündeydi.[34] Bu tarihlerde Çanakkale Boğazı'nın savunması oldukça yetersizdir. Koruganlar zayıf, eski toplardan oluşan bataryalar yetersizdi, değişik cins ve çapta toplarla donatılmıştı. Bu nedenle mevcut topçu mühimmatı birbirine uymamaktaydı. Mesudiye gibi artık denizde görev yapamayacak kadar eski askeri gemilerden sökülen toplarla yeni bataryalar oluşturulmuştu.[34] Böylece farklı çapta mühimmat ve top uyumsuzluğu artmıştı. Zaten elde güçlü bir topçu savunmasına yeterli olandan çok daha az mühimmat vardır.[42] Mayın hatlarının korunması ve Boğaz'dan geçişin engellenmesi için etkili bir savunma kurabilmek amacıyla Almanya'dan güçlü toplar ve mühimmat sipariş edildi. Ancak bu toplar ve mühimmat, Almanya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki kara yolu üzerinde bulunan Bulgaristan ve Romanya'nın savaşta henüz tarafsız konumda olmaları nedeniyle Çanakkale Deniz Savaşı boyunca Osmanlı makamlarına teslim edilemedi.[34]
Sonuçta boğaz topçu savunmasında değişik çapta 230 top bulunmasına karşın bunlardan çoğu oldukça eskiydi. En iyilerinin bile atış menzili 7-8 km civarında olup, sadece 82 adeti donanma toplarıyla düello edebilecek nitelikteydi. Almanya'ya bir miktar uzun menzilli ağır top ve cephane siparişi verilmişti.
Bu haliyle Çanakkale Boğazı’nın savunma düzeni, her iki kıyıda konuşlandırılmış topçu bataryaları ile boğaza döşenmiş olan mayın hatları bileşimidir. Diğer yandan mevcut tahkimatlar yeniden düzenlendi, güçlendirildi.[34] Işıldakların sayısı ona çıkarıldı.[43]
Çanakkale Deniz Savaşları-Tahkimat.JPG

Karadaki topçu bataryaları üç grup halinde tertiplenmiştir. Dış savunma, orta savunma ve iç savunma (Merkez Tahkimat'ı) düzenidir. Boğazın ana savunma düzeni, Merkez Tahkimat kesimidir. Uzun menzilli toplar ve mayın hatları Merkez Tahkimat bölgesinde yerleşiktir. Ayrıca düşman gemilerini yanıltmak için üç tahkimat bölgesinde de sahte topçu mevzileri yapılmış, bunlara duman çıkartacak araçlar eklenmişti. Böylece bu sözde bataryalar ateş açar görünümü vererek düşman gemilerinin ateşini üzerlerine çekeceklerdi.
  • Dış Tahkimat, Gelibolu Yarımadası’ndaki Ertuğrul ve Seddülbahir, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyalarıdır. Burada görev yapan topçu birliği, merkezi Çanakkale'de olan 2. Topçu Tugayı'nın 5. Ağır Topçu Alayı olup 1914 yılı Ağustos ayı başlarında mevzilere yerleşmişti. Alay'ın 1. Topçu Taburu Seddülbahir, 2. Topçu Taburu Anadolu tarafındadır.[33] Dış Tahkimatın silahları 150 mm.lik 19 ağır top, 6 havan ve 4 adet “mantelli” adı verilen eski model toplardan oluşur. Hepsi, “çakılı” yani sabit toplardır.[44]
  • Orta tahkimat, her iki sahildeki 15 cm.lik 24 obüs, 12 cm.lik 8 dağ topu, 21 cm.lik 10 havandan oluşan, toplam 42 namludur. Bu tahkimat, hareketli toplardan oluşmaktadır. Orta tahkimatın görevi, mayın tarama teknelerini engellemek ve diğer gemilerin gerideki Merkez Tahkimat'ı dövmelerini engellemekledir.[44]
  • Merkez Tahkimat ise Kepez – Soğanlıdere hattı ile Nara – Değirmendere hattı arasında kalan kesimdir.[45] Avrupa Yakası’nda Degirmendere, Namazgah, Anadolu Hamidiyesi (Hamidiye 2), Anadolu Mecidiyesi, Anadolu Yakasında Nara, Rumeli Mecidiyesi, Çimenlik, Rumeli Hamidiyesi (Hamidiye 1), Çimenlik, "Dardanos" ve Mesudiye olmak üzere on tabya (topçu bataryası) halinde düzenlenmiştir.[43] Tahkimatlarda menzilleri 16,9 km. olan 35,5 cm.lik 24, diğerleri daha küçük çaplarda olmak üzere toplam 137 top bulunmaktaydı.[43] Boğazın asıl savunması bu bataryalar sayesinde sağlanacaktı.[43]
Boğazı ve mayın hatlarını koruyan tabyaların bir kara harekatına karşı güvenliği yoktur. Gelibolu Yarımadası'nın en dar yerindeki Bolayır civarında üç ana tabyadan oluşan bir savunma vardı. Ancak Gelibolu Yarımadası sahillerine yapılacak bir çıkarma harekatı için kara savunması mevcut değildi. Bu eksikliğin giderilmesi için Tekirdağ'daki 3. Kolordu'nun Gelibolu'ya kaydırılmasına karar verilmiştir. Üçüncü Kolordu Komutanı bu tarihte Balkan Savaşı'nın Yanya Savuması'ndaki başarısıyla bilinen Esat Paşa'dır. Kurmay başkanı ise Fahrettin Altay'dır.[46]

İtilaf Devletleri: Birleşik Filo[

Saldırı gücü için Carden'in Akdeniz filosu güçlü savaş gemileriyle desteklendi. Böylece Çanakkale Boğazı'nı zorlamak için Birleşik Filo oluşturuldu. Amiral Carden 11 Ocak tarihli raporunda 12 muharebe gemisi, üçü ağır olmak üzere altı kruvazör, 16 muhrip, 12 mayın tarayıcı, 6 denizaltı ve çeşitli sınır gemiler gerekeceğini bildirmişti.[27] İstediği bu gemilere ilaveten emrine yeni hizmete girmiş olan Queen Elizabeth ile Irresistible zırhlıları da verilecektir.[47]
Fransız Hükümeti tarafından, harekat için Amiral Guépratte komutasında dördü zırhlı, dördü denizaltı olmak üzere 26 parçalık bir filo tahsis edileceği bildirildi. Churchill de İngiliz gemilerini Amiral Carden komutası altına girmek üzere bölgeye hareket ettirmiştir.[48] Bu şekliyle filoda orta ve ağır çapta 247 namlu bulunmaktadır.[49]
Asker sıkıntısı nedeniyle harekat başlangıçta sadece deniz kuvvetlerine dayanmaktayken, Şubat başında, kraliyet denizcilerine destek olmak üzere 29. Britanya Tümeni de Mısır'da eğitim görmekte olan Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerine katıldı. Savaşın o aşamasında, bu kara birliklerinin Boğaz'da değil İstanbul'un işgalinde kullanılması öngörülmekteydi.
Birleşik Filo'nun panoramik görüntüsü

Harekâtlar

Denizaltı harekâtları

İngiliz denizaltıları, 1914 yılından itibaren, asıl savaş henüz başlatılmadan, saldırıya geçmişlerdir. İngiliz amiral Carden komutasındaki Abluka Filosu, 20 Eylül 1914 gününden beri Yunanistan sınırları içindeki Dedeağaç'tan İzmir Körfezi'ne kadar tüm Kuzey Ege kıyılarında bir abluka uyguluyordu. Komutası altındaki üç İngiliz (B9, B10 ve B11) ve üç Fransız (Joule, Saphir ve Marioette) denizaltısı bu görev için kullanılıyordu. Bu denizaltılarla Marmara Denizi'ne geçilip geçilemeyeceği araştırılmak istendiğinde bu iş için B – 11 kullanılmasına karar verilmiştir.[50] Gelibolu Yarımadası'nın işgali için çıkarmalar yapıldığı 25 Nisan 1915 gününden hemen sonra da, bölgedeki Osmanlı kuvvetlerinin (5. Ordu) deniz üzerinden asker, mühimmat ve erzak ikmalini engellenmek için denizaltı operasyonları, bölgeye gönderilen yeni denizaltıların da katılımıyla yapılmıştır.
Bu harekatlar sırasında İtilaf Devletleri'ne ait 13 denizaltı kullanılmış ve Çanakkale Boğazı'nı 27 kez geçme girişiminde bulunulmuştur. Bu teşebbüslerde 3 İngiliz denizaltısı ve 3 Fransız denizaltısı ile bir Avustralya denizaltısı batmış, bir Fransız denizaltısı da ele geçirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu denizaltı harbindeki gemi kayıpları ise toplam tonajı 21 bin ton olan 8 askerî gemi (Mesudiye, Barbaros Hayreddin zırhlıları, Yarhisar muhribi, Peleng-i Derya, Nur-ül Bahir gambotları, Nara ve Sakız destek gemileri ile toplam tonajı 38.500 ton olan Şirket-i Hayriye ve Haliç Şirketi'ne ait 31 ticaret gemisi batmıştır. Bunların yanı sıra 200'den fazla küçük tekne ve mavna da batırılmıştır. Toplam gemi kaybı 63.516 tondur.[51]
Bu denizaltı harekatları her ne kadar 5. Ordu'nun savaş gücünde yıkıcı bir hasar yaratmadıysa da, Osmanlı İmparatorluğu'nun gemi, insangücü, malzeme ve mühimmat yönünden ağır sayılabilecek kayıplara uğramasına neden olmuştur. Sonuç olarak asker nakliyatı mayıs ayı ortalarından itibaren Trakya üzerinden kara yoluyla yapılmaya başlanmıştır. Bu durumda 12 saat gerektiren nakliyat bir haftayı bulmuştur.[52] Diğer ikmal maddeleri sevkiyatı da kara yoluna kaydırılmıştır. Sonuç itibarıyla Müttefik denizaltı operasyonları cephe kuvvetlerinin ikmalini zor, zahmetli, zaman alıcı hale getirmiş ve en azından altı kat daha pahalıya mal olmasına yol açmıştır.[53]Özellikle mühimmat nakliyesinde yaşanan gecikmeler cephelerde belirgin sıkıntılar yaratmış, hatta bazı taarruzların sırf bu yüzden ertelenmesine neden olmuştur.[54] Bir diğer önemli ikmal malzemesi olan tıbbî malzeme sevkiyatındaki gecikmelerin de ölümcül olması tabidir.[55] Bütün bunların sonucunda denizyoluyla ikmal kademe kademe terk edildi. Öyle ki Müttefik Donanma Komutanlığı, 1915 yılı Aralık ayı itibarıyla Marmara Denizi'nde hedef yokluğundan denizaltı operasyonlarına son vermeye karar vermiştir.[56]

Suüstü harekâtları

İtilaf Devletleri'nin Çanakkale Boğazı top bataryalarına karşı ilk girişimi, Osmanlı Donanması'nın Yavuz ve Midilli'nin de katıldığı Karadeniz'deki Rus limanlarını bombalamasına bir misilleme olarak 3 Kasım 1914 günü altı kruvazörle yapılmıştır. Bu tarihte henüz Boğaz'ın zorlanması yönünde alınmış bir karar yoktur. Söz konusu karar 25 Ocak 1915 tarihli İngiliz savaş konseyi toplantısında alınacaktır.[40]
Birleşik Filo'nun Amiral Carden tarafından hazırlanan taarruz planı dört aşamalıydı: Birinci, ikinci ve üçüncü aşamalarda sırasıyla dış, orta ve merkez tahkimatlar yok edilerek mayın hatları temizlenecek, son aşamada ise kalan mayın hatları temizlenerek donanma Marmara’ya girecekti.[57] İlk aşamaya 19 Şubat 1915'de başlandı. Ancak bundan önce Çanakkale Boğazı önlerinde devriye gezen İngiliz gemileri 3 Kasım'da Dış Tahkimat bölgesini 17 dakika süren bir topçu taarruzu yapılmıştır.[58] Bu taarruz, menzilin çok dışından yapıldığı için top başında yapacak bir şey yoktu. Personel uygun sığınaklara çekilmiştir. Mermilerden biri Seddülbahir Kalesi içindeki cephaneliğin 3 metre kalınlıktaki toprak dolgusunu ve tavanını delerek içeride patlamıştır. Cephanelikte 11 ton barut ve 360 ağır top mermisi bulunmaktaydı. İçeride sığınmış olan 5 subay ve 81 er şehit olmuş, 23 er yaralanmıştır.[33]

19 Şubat taarruzu

Birleşik Filo'nun plana uygun ilk harekâtı 19 Şubat 1915 günü başlatıldı. Plana göre, Boğaz'ı zorlama harekâtının ilk aşamasında Dış Tahkimatın, yani Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları ile Avrupa yakasındaki Ertuğrul ve Seddülbahir tabyalarının imha edilmesi öngörülüyordu. Harekât, Birleşik Filo'nun 12 gemisiyle yapılmıştır. Filodaki gemiler üç grup halinde savaşa sürüldüler. Birinci grupta Inflexible, Agamemnon, Queen Elizabeth, ikinci grupta Vengeance, Albron, Cornwallis, Irresistible, Triumph ve Fransız gemilerinden oluşan üçüncü grupta ise Suffren, Bouvet, Charlemange ve Gaulors yer almaktadır.[58][59] Söz konusu gemiler Osmanlı mevzilerine karşı 170 namluyla ateş açmışlardır. Filodaki bu topların çaplarına göre sayıları, 30,5 cm.lik 48, 23,4 cm.lik 20, 16 cm.lk 20, 15 cm.lik 56, 10,5 cm. 26'dır.[58] Boğaz'ın Dış Tahkimat'ında hazır bulunan toplar ise 19 ağır top, 6 havan ve 4 mantelli toptur.[60]
Sabah 09:50’de başlayan harekâtın ilk bölümünde hedef olan tabyalar 7.700 – 15.000 yardadan (7 – 13,7 km.) ateş açmışlardır. Osmanlı topçusu menzilleri kısa olduğu için karşılık verememiştir.[60] Zırhlılardan bazıları kıyılara sokularak tabyaları yan ateşine almışlardır.[61] Saat 14:00 dolaylarında gemiler ilerleyerek 5 - 7 km.den atışa geçince Osmanlı tabyaları karşılık vermeye başlamıştır. Saat 16:40'da Orhaniye Tabyası ateşini fazla yaklaşan Vengeance Zırhlısı üzerine toplamıştır. Bunun üzerine diğer zırhlılar ateşlerini Orhaniye Tabyası'na yönelttiler. Birleşik Filo'nun 7,5 saat süren taarruz yaklaşık olarak bin mermi harcanarak saat 17:30'da sona erdirilmiştir. Osmanlı tabyalarında kayıp ikisi subay olmak üzere 4 şehit ve 11 yaralıdır. Toplarda hasar yoktur.[62]
Havanın kararması üzerine saat 17:30'da donanma geri çekilmiştir. Taarruz başarılı olmamıştı. Bunun nedeni, gemilerin yeterince yaklaşmadan, uzaktan ateş açması ve sık sık yer değiştirmiş olmalarına bağlanmıştır. Dolayısıyla Dış Tahkimat'a taarruzun yenilenmesi gerekiyordu.[63]

25 Şubat taarruzu

Birleşik Filo'nun zırhlılarının 7,5 saat içinde bin mermi kullanarak dövdüğü Osmanlı tabyalarının susturulamaması bir başarısızlıktı. Ancak yine de bir kazanım vardır. Birleşik Filo Komutanlığı, Osmanlı tabyalarının yan ateşe alınabilmek gibi bir zaafı olduğunu böylece anlamıştır. Ayrıca tabyaların vurulmasının yeterli olmadığı ortaya çıkmıştı. Tabyadakiler, gemiler atış menzillerinin dışındayken siperlere çekilmekteydiler. Gemiler menzile girince top başı edip ateşe başlamaktalar, gerektiğinde yakınlarda patlayan top mermilerinin yığdığı toprağı temizleyip topları yeniden ateşe hazır hale getirmektedirler. Bu durumda, her topun, tek tek vurulup imha edilmesi gerekmektedir.[60]
Saldırı gecesi Osmanlı komutanlığı, Gelibolu Yarımadası'nın batı sahillerinde, olası bir çıkarma hareketine karşı bazı önlemler almıştır. Bu arada saldırıya uğrayan tabyalarda tüm gece boyunca hasarların giderilmesi için gereken çalışmalar yapıldı, toplar yeniden ateşe hazır hale getirildi.[64]
Bozan hava sebebiyle bir sonraki saldırı ancak 25 Şubat 1915 günü başlatılabilmiştir. Fakat bu arada muhriplerin koruması altında, zaman zaman Osmanlı topçusunun ateşi altında 25 Şubat'a kadar dış kesimde mayın taraması yaptılar. Ancak buralara zaten mayın atılmamıştı.[40] Saat 09:45'de önceki saldırıda yer alan zırhlılar belirlenen atış hatlarına gelmişlerdir. Queen Elizabeth 10.600 yarda (yaklaşık 9,7 km.) demirleyip ateşe başladı. Agamemnon daha yakın bir mesafeye demirlemiştir. Zırhılar, Osmanlı topçu menzili dışında demir atarak ateşe başladılar.[65] Hem cepheden, hem de yandan ateş altına alınan Osmanlı tabyalarında personel top başı yapamadılar.[65] Fakat saat 10:17'de Ertuğrul Tabyası Agamemnon zırhlısına karşı ateşe başlamıştır. İzleyen 15 dk. içinde yedi isabet alan Agamemnon orta derecede hasar görmüştü ve mürettebattan 8 kişi yaşamını yitirmişti.[65]
Bu arada önce Orhaniye Tabyası'ndaki uzun menzilli iki top, sürekli ateş etmekten aşırı derecede ısınmış, namlular kızarmış ve namlu çemberi parçalanmıştır. Orhaniye Tabyası'nın susturulduğunu düşünen zırhlılar bu kez ateşlerin Ertuğrul Tabyası'na topladılar. Buradaki toplar da kısa süre sonra aynı duruma gelmiştir. Dahası Ertuğrul'da iki top isabet almıştır. Tabyalar öğle üzeri artık ateşi kesmişlerdir. Saat 13:45'de Vengeance ve Cornwallis Boğaz'a girerek Ertuğrul ve Orhaniye'ye ateş açtılar. Boğaz dışındaki zırhlılar da ateşe katıldı.[65]
Kumkale ve Seddülbahir tabyalarında durum daha ağırdı. Bu tabyalardaki toplar, hem kendilerinin hem de cephaneliklerin isabet alması nedeniyle ancak dörder mermi kullanabilmişlerdir.[65]
Saat 16:00 itibarıyla Amiral Carden, mayın tarama teknelerinin boğaza girmesi için emir vermiştir. Bu tekneleri ateşiyle koruyacak olan Albion, Vengeance ve Triumph altı destroyerle birlikte Boğaz'dan içeriye doğru 1,8 km. kadar girdiler.[66][65] Albion Anadolu yakasına, Triumph da Avrupa yakasına yanaşarak tabyaları seri ateş altına aldılar. Orhaniye Tabyası'ndan bir top Albion'a sadece bir mermi atabilmiştir, sonra silindiri parçalandı. Seddülbahir Tabyası'nda ise havan bataryaları Triumph'un menzil dışında kalması nedeniyle ateş açamadılar.[65]
Sonuç olarak uzun menzilleri topları olan Orhaniye Tabyası sadece tek bir mermi kullanabilmiş, Ertuğrul Tabyası ise 74 mermi kullanmış ama 8 isabet almıştı. İki batarya da gün sonunda tümüyle imha olmuştur.[65] Personel kayıpları ise 13 şehit, 19 yaralıdır.[67]
Boğaz'ın Dış Tahkimatı'nın imha edilmesi Avrupa'da beklenenin üstünde sonuçlar doğurmuştur. Bükreş'ten gelen bir istihbarat raporunda İtalya'nın İtilaf Devletleri yanında savaşa katılması yönünde büyük bir ümit olduğu belirtilmekteydi.[68] Olayın Bulgaristan'da yarattığı etki de bu yönde görülmekteydi.[68] Sonuçları daha elle tutulur etkiler ise Rusya ve Yunanistan üzerindedir. Rusya, İstanbul Boğazı'nın Karadeniz kıyılarında yapılacak bir harekata 40 bin mevcutlu bir ordu ile katılacağını bildiriyordu. Yunanistan Başbakanı Venizelos, Gelibolu Yarımadası'na yapılacak bir çıkarma için üç tümenlik bir kuvvet hazırlayacağını, Kral'ın da bu konuya olumlu bakacağını bildirmiştir. Ancak Rusya, 2 Mart'ta Atina'daki elçisine Yunan kuvvetlerinin Çanakkale Savaşı'na katılmalarını kabul edemeyeceğini açıkça bildirmiştir.[68] Birer kopyası Londra ve Paris'e gönderilen telgrafta "Müttefiklerin İstanbul'a karşı yapacakları taarruza Yunan kuvvetlerinin iştirak ettirilmesine asla müsaade edemeyiz" denilmektedir.[69] Yunan Genel Kurmayı da bir gün sonra Gelibolu'ya çıkarma yapmak için artık çok geç kalındığı görüşündedir. Yunan Kralı, muhtemelen hem Genel Kurmay'ın, hem de Rusya'nın durumundan etkilenmiş ve Venizelos'un önerisini kabul etmediğini bildirmiştir.[68] Fakat en ilginç tepki Chicago'dan gelir. Rus buğdayının artık serbestçe Avrupa'ya akacağı beklentisiyle alımlar ertelenir ve Chicago buğday borsasında fiyatlar "baş döndürücü bir hızla düşer."[70] Bu arada İstanbul'daki durum da son derece gergindir. Öyle ki Saray'ın ve Hükümet'in Konya'ya taşınması için gereken hazırlıklar başlatılmıştı. Hazinenin, müzedeki kutsal emanetlerin ve saraydaki değerli eşyanın nakliyesi için gerekli planlamalar yapılmıştı.[71]

26 Şubat – 17 Mart taarruzları

  • 26 Şubat
Dış Tahkimat'ın tümüyle susturulmasından sonra Amiral Carden'in planının ikinci aşamasına geçilmesi gerekmektedir. Bu aşamada, gemilerin Boğaz'a girerek Orta Tahkimat kesimindeki bataryaların imhası ve mayınların temizlenmesi planlanmaktadır.[72]
Bu arada en ilerideki Osmanlı bataryalarının bulunduğu Dardanos Tabyası'nın imhası hedeflenmiştir. Ama önce bu hatta kadar olan sularda mayın tarama işlerine girişildi. 26 Şubat'ta sabaha karşı Amethyst Kruvazörü ve 7 mayın tarama Boğaz'a girdiler. Osmanlı mevzilerindeki ışıldaklar gemileri tespit edince Amethyst'e karşı ateş açılmıştır. Birkaç isabet alan gemi çekilince bu kez ateş mayın tarama teknelerine kaydırıldı. Yedi tekneden dördü battı ve bir diğeri ağır hasar gördü.[73] Saat 11:00'de Majestic Orhaniye Tabyası'nı yeniden ateş altına almıştır. Bu arada mayın tarama tekneleri Karanlık Liman'ı taramaktaydılar.[73]
Denizden gözlemle Boğaz'ın giriş bölümündeki tabyaların terk edilmiş olduğu anlaşılıyordu. Bu durumda Amiral de Robeck, Vengeance'den Kumkale'ye ve Irresistible'dan Seddülbahir'e birer müfreze çıkarılmasını emretmiştir.[74] Kumkale kıyılarına saat 14:30'u geçe 50 deniz piyadesi ve tahrip ekibinden oluşan bir müfreze çıkarılmış, bu grup mezarlığa kadar ilerlemiş, burada şiddetli bir ateşle karşılanmıştır. Bir ölü ve iki yaralı verilmesine karşın buradaki iki uçaksavar ile bir top imha edilmiştir. Daha sonra kıyılarda tutunamayacaklarını görerek gemiye geri döndüler.[75] Seddülbahir kıyılarına çıkarılan 45 kişilik bir müfrezeydi. Tabya'daki altı toptan dördü imha edildi. Ertuğrul Tabyası'na ilerlerlerken üzerlerine ateş açılmıştır. Bunun üzerine müfreze gemiye alınmıştır.[74]
Majestic, saat 16:00'ya yaklaşırken Karanlık Liman'a girdiğinde Halileli sırtlarındaki bataryaların ateşi altında kaldı. Majestic'in de ateş açmasıyla çatışma 15 dk. kadar sürmüştür. Bordasına iki isabet alan gemi çekildi ve kısa süre sonra daha geriden ateşe yeniden başladı. Ancak iki isabet daha su almaya başlamasına neden olmuştur. Bunun üzerine Amiral de Robeck'in emriyle geri çekildi.[74] Halileli sırtlarındaki sahte bataryalar işe yaramış, Birleşik Filo'nun fazla cephane harcamasını ve esas bataryaların imhasını önlemiştir.[74] Saat 17:00'de Boğaz'a girmiş olan gemiler Seddülbahir – Kumkale hattına çekildiler. Fakat burada, Boğaz'ın girişini emniyete alındığı düşünülürken Seddülbahir Tabyası'nın havan bataryası ateşe başlamıştır. Bunun üzerine batarya seri ve uzun süreli olarak ateş altına alınarak susturuldu.[74]
Queen Elizabeth ve iki zırhlı Boğaz'dan 2 – 3 km. içeri girerek Merkez Tahkimat'taki tabyalara ateş açtılar. Ancak Dardanos ve Mecidiye tabyalarından karşılık verilmesi üzerine Boğaz'dan çekildiler.[76]
Amiral Carden'in planının ikinci aşamasının ilk gününde gemiler tatminkar bir iş görememiştir. İlk kez hareketli toplar ve obüslerin yarattığı sıkıntılar yaşandı. Hava keşfi yapılmasına da olanak bulunamamıştır. Tüm bunların sonucunda gemiler saat 16:00'yı geçe geri çekildiler.[77]
Gün içinde Osmanlı bataryalarında 342 top mermisi kullanılmıştı. Gün sonunda tüm bataryalar imha edilmiştir ve batarya personelinden 3 kişi yaşamını yitirmiş, 8 kişi de yaralanmıştır.[74]
  • 28 Şubat
Amiral Carden, 28 Şubat 1914 günü Orta Tahkimat bölgesine taarruz için emir vermiştir. Harekâtın bu bölümü donanma için daha güç olmaktadır. Bu bölgedeki toplar hareketlidir ve yerleri saptandığında ateşi keserek yer değiştirebilmektedirler. Savaş gemilerine karşı ateş açmamakta, beklemekte, mayın tarama gemileri ortaya çıktığında ateşe başlamaktadırlar. Sahte tahkimatlardan duman salınması, tam da bu toplar ateşe başladığında yapılmaktaydı. Görece küçük çaplı olan bu toplar savaş gemileri üzerinde etkili olamasa da mayın tarama gemilerini rahatlıkla etkisiz hale getirebilmekteydiler. Gece de devam eden topçu düellosunda her iki taraf ışıldaklar kullanmaktaydı. Osmanlı ışıldakları, toplar gibi, ateş yemeye başladığında kapanıyor ve yer değiştiriyordu.
  • 1 Mart
Müstahkem Mevkii Komutanlığı Şubat ayı içinde gerçekleşen bu saldırılarda Dış Tahkimat'ın imha edilmesi üzerine gerekli görülen düzenlemeleri yapmıştır. Bu düzenlemeler, Geyikli civarındaki bataryaların Halileli sırtlarına, Tenger'deki obüs bataryalarından birinin de Morto Limanı'na alınmasıdır. Bu düzenlemeler Karanlık Limanı İtilaf Devletleri gemilerine kapatmak ve kıyılara yapılabilecek olası çıkarma hareketlerini ateş altına alabilmek içindi. Olası çıkarmalara karşı da bir piyade taburu bir topçu bataryasıyla güçlendirilerek Seddülbahir'e sevk edilmiştir. Bu arada İstanbul'dan 6 top gönderilmiştir.[78]
Amiral de Robeck 1 Mart'ta Triumph ve Albion'u, iki muhribin katılımıyla Dardanos Tabyası'nı bombardıman etmekle ve bu kesimde yeni yapılan mevzileri tespit etmekle görevlendirilmiştir.[79] Diğer yandan Majestic ve Ocean, hareketli topları bulmakla görevlendirildi. Bu gemilere Halileli'nin kuzeyindeki iki batardan ateş açıldı. Ancak karşı ateşle kısa sürede susturuldular. Gemiler Erenköy yönünde ilerlediklerinde bu kez bu kesimde Osmanlı obüslerinin ateşiyle karşılaşmışlardır. Bu arada Seddülbahir açıklarından gelen Irresistible de harekata katıldı. Osmanlı obüsleri de bir süre sonra susturuldular.[79] Bu arada Triumph ve Albion Tenger ve Erenköy taraflarındaki Osmanlı topçusuna ateş açmıştır. Ancak bu topların çok iyi gizlenmiş olması nedeniyle ateş etkili olamamıştır.[79]
Bugünkü çatışmalarda 5 er yaşamını yitirmiş, 8 er yaralanmıştır.[79]
  • 2 Mart
Amiral Carden'in 2 Mart'taki hedefi Bolayır civarının ve Dardanos Tabyası'nın bombalanması ile Kavak Köprüsü'nün imhası, bu arada çıkarma yapılmaya uygun sahillerin belirlenmesiydi. Dardanos için Canopus ve Swiftsure görevlendirilmiştir.[79] Canopus ve Swiftsure, saat 14:20'de Dardanos Tabyası'nı ateş altına aldılar. Dardonos bataryaları saat 16:15'e kadar karşılık vermemiştir. Bu anda başlanılan etkili bir ateş, özellikle Canopus'da olmak üzere her iki gemiyi de güç duruma düşürmüş ve saat 16:20 gibi geri çekildiler.[79]
Bolayır için dört muharebe gemisi Amiral Guepratte komutası altında saat 14:15'de, 55 dk. sürecek bir ateşe başlamıştır. Bu arada Kabatepe – Sulva arasındaki kıyı kesimi çıkarma için uygun bulunmuştur. Çıkarma bölgesinde mayın taraması çalışmaları yapıldı, şamandıralarla işaretlendi ve Triumph'un desteğinde, Irresistible'dan bir müfreze karaya çıkarılarak gerekli tahrip işleri yapıldı.[80]
Boğaz'da ise saat 14:30'dan 16:30'a kadar Tenger, Halileli ve Erenköy civarı aralıklı olarak bombalanmıştır. Prince George Zırhlısı da Boğaz'dan Dardanos'un bombardımanına katılmıştır.[81]
Amiral Carden, harekatın gidişatından umutlu görünmektedir, 2 Mart'ta Londra'ya "Hava güzel gittiği takdirde 14 gün sonra İstanbul'da olacağını bildiren bir telgraf çekmiştir.[71]
  • 4 Mart
Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarının tümüyle imhası için bir kez daha karaya adam çıkarılması kararlaştırılmıştı. İki kıyıya da birer takviyeli deniz piyade bölüğü çıkarılması için hazırlık yapılmıştır. Bölüklerde dörder ağır makineli tüfek ve tahrip ekibi bulunmaktadır. Çıkarma sırasında Oceaon, Lord Nelson, Majestic, Conrwallis Agamemnon ve Dublin, farklı yönlerde gösteri taarruzlarında bulunarak çıkarma bölgelerine asker sevkiyatını önleyecektir.[82]
Kumkale İskelesi'ne çıkarılan bölük, açıktaki Conrwallis ve Agamemnon tarafından desteklenmektedir. Bölük, Osmanlı topçusunun şarapnel ateşinden etkilenmeden karaya çıkmayı başarmıştır. Ancak Kumkale Köyü ve yel değirmenlerinden açılan piyade ve topçu ateşi, düzeni bozmuştur. Askerler, makineli tüfekleri sahilde bırakarak Kumkale Tabyası duvarları gerisine sığındılar. Bunun üzerine Irresistibele yel değirmenlerini ateş altına alarak yıkarken Scorpion Muhribi de İntepe'deki bataryayı susturmuş ve ateşini piyade mevzilerine kaydırmıştır. Bu sayede sahilde bırakılan ağırlıklar alınabildi.[82]
Köyü imha etmek isteyen bölük komutanı, öncü kısım yeterli olmadığında bölüğün kalan kısmının karaya çıkarılması için saat 11:30'a kadar beklemek zorunda kalmıştır. Bundan sonra artçı bırakılarak Orhani'ye güneyine ilerlediler. Ancak Yenişehir yönünden açılan piyade ateşiyle ilerleme kesildi.[83] Kıyıya yanaşan muhripler Yenişehir'i yan ateşine aldılar. Elindeki kuvvetin yetersiz olduğunu gören bölük komutanı saat 13:45'den sonra çekilmeye karar vermiştir. Ancak Kumkale Köyü'nde saklanmış olan Osmanlı askerinin ateşi yüzünden hava kararıncaya kadar filikalara binemediler. Kayıplar 20 ölü, 24 yaralı ve 4 kayıptır. Açıktaki Irresistible'ın karayla bağlantı kurarak yürüttüğü koruma ateşi, kayıpların daha fazla olmamasını sağlamıştır. Bu iş için 1.200 kadar top mermisi kullanılmıştı.[83] Osmanlı topçusu gün içinde 292 mermi, piyade ise 30.870 mermi yakmıştır. Osmanlı kayıpları 16 ölü, biri subay olmak üzere 45 yaralıdır. Bu arada Kumköy ve Yenişehir tümüyle yakılıp yıkılmıştır.[82]
Aynı gün içinde Seddülbahir bölgesine çıkarılan bir bölük ise daha da etkisiz kalmıştır. Canber İskelesi'ne çıkarılan bu bölük deniz toplarının ateşi ile himaye edilmiş, bu sayede bir direnişle karşılaşılmamıştı. Ancak ileri hareket için bölük komutanı 200 kişilik bir takviyeye ihtiyacı olduğunu bildirince ileri harekattan vazgeçildi. Bölüğün kayıpları üç ölü ve bir yaralıdır.[68]
4 Mart'ta sadece donanmayla Boğaz'ın geçilemeyebileceği, sırtların işgal edilmesinin gerekebileceği fikri yavaş yavaş yerleşmeye başlamıştır. Bizzat Amiral Carden, hareketli topların ve obüslerin imha edilememesi durumunda ya her şeyi göze alarak Boğaz'ı geçeceğini, ya da işgal için kullanılacak kuvvetler hazır oluncaya kadar beklemek gerekeceğini bildiriyordu.[84] Bir kara harekatına karar verilecek olursa en iyi planın Bolayır taraflarında bir gösteriş yapılarak Seddülbahir'e asker çıkarılması olacağı görüşünü ortaya koymaktadır ki,[84] General Ian Hamilton'un 25 Nisan 1915 günü uygulayacağı çıkarma planı, genel hatlarıyla buydu.
  • 5 Mart


Queen Elizabeth, Gelibolu, 1915
Queen Elizabeth ve Prince George, Kabatepe açıklarına gelip öğleden sonra Rumeli Mecidiye Tabyasını ateş altına aldılar. Ancak atışlar isabetli değildi. Bir mermi boş kışlaya isabet etti ve yıktı.[85] Bu arada Kumtepe çevresinde bulunan bir bataryaya ateş emri verilmiştir. Batarya Queen Elizabeth 17 isabet kaydetti ise de hasara yol açamadı. Gemiler ateşlerini 15:45'de Namazgah Tabyası'na çevirdiler.[85]
  • 6 – 8 Mart
Queen Elizabeth sonraki iki gün boyunca bu kez Çanakkale çevresindeki tabyaları ateş altına almıştır. Zırhlının 15 inchlik (381 mm.) topları ağır hasarlar meydana getirmiştir. Fakat 8 Mart günü Boğaz'a girip tabyaları doğrudan doğruya ateşe başladığında Osmanlı bataryaları karşılık verdiler. Toplarda bir hasar yoktu.[85] Diğer bölgelerdeki çatışmalarda bir obüs tahrip olurken bir top da hafif hasar görmüştür. 7 ve 8 Mart günlerindeki çatışmalarda Osmanlı topçusu 916 top mermisi harcamıştır. 7 Mart'ın kaybı ise 4 şehit, 12 yaralıdır.[85]
Amiral Carden'in planının ikinci aşaması da beklenilen sürede, beklenilen sonuca ulaştırılamamıştır. Amiral Carden 9 Mart'ta Deniz Bakanlığı'na gönderdiği raporda bunun nedeni olarak hareketli topları göstermektedir. Carden'e göre bu silahların yerleri "… saptanmadıkça, Boğaz'a giren tüm gemiler tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadır." Hareketli toplar ve obüsler esas olarak mayın tarama tekneleri (balıkçı tekneleri) üzerinde etkili olmaktadır. Fakat "'… her geçen gün isabet oranları artmaktadır."[86] Diğer yönden tabyaların uzaktan bombalanması etkili bir sonuç getirmemektedir. Yakın mesafeden ateş gereklidir. Ancak mayın endişesi yüzünden gemiler tabyalara yaklaşamamaktadır. Mayınların temizlenmeye çalışılmasında ise hareketli toplar etkili bir ateş sağlayarak bu girişimleri sekteye uğratmaktadır.[87] Bu nedenle daha çok geceleri sürdürülen mayın tarama çalışmaları 16 – 17 Mart gecesine kadar aralıklarla sürdürülmüştür. Ancak bu çalışmalarda mayın hatları üzerinde tatminkar bir sonuç elde edilemedi. Üstelik personel kayıplarının yanı sıra mayın tarama gemilerinin de yarısı kaybedilmişti.[88] Amiral Carden'in "isabet oranlarının artması" tespiti, 13 Mart gecesi çok belirgin bir hal almıştır. Amethyst Kruvazörü korumasında mayın taramasına çıkan tekneler yine ateş altına alınmıştır. İki teknenin tüm persoleni ölmüş, pek çok kişi yaralanmıştı. Teknelerden ancak iki tanesi ığrıp düzenini denize salmayı başarabildiler. Çoğunun donanımları tahrip oldu. Dört balıkçı teknesiyle iki istimbot ağır hasar gördü. Osmanlı topçusunun 974 top mermisi ateşlediği gecenin kayıpları, çoğu Kruvazör'de olmak üzere 27 ölü ve 43 yaralıdır.[87]

18 Mart Deniz Savaşı[

Harekât öncesi
Savaşın geldiği noktada Rumeli yakasında Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyaları, yani Boğaz'ın Dış Tahkimatı tahrip edilmiş durumdaydı. Amiral Carden'in planının ikinci aşaması olan Orta Tahkimat bölgesinin emniyete alınması için 26 Şubat – 8 Mart arasındaki çabalardan tatminkar bir sonuç alınmamıştır. Her ne kadar mayınların temizlenmesi çok büyük zorluklarla da olsa başarıldı kabul ediliyorsa da[89] –gerçekte yoktu- bu kesimdeki topçu bataryaları imha edilememişti. Buradaki hareketli topların, bir kara kuvvetinin harekatı olmadan etkisiz kılınması ise pek olanaklı görülmüyordu. Dolayısıyla mayın temizleme işleri daha ileriye götürülememişti. Bununla birlikte Amiral Carden 14 Mart tarihli raporunda "zorlu ve sürekli bir harekat yapılması zamanının geldiğini tamamıyla kabul ediyordu. Mayın tarlalarını gündüzün, donanmanın ateşi altında temizleyerek, Boğaz'ın dar kısmındaki istihkamlara, olanca kuvveti ile taarruz edecekti." Amirallik üst komutanlığı bu öneriyi 15 Mart'ta onaylamıştır.[90]
Yine de Mondros Limanı'da toplanan kara kuvvetlerinin, deniz harekatıyla sonuç elde edilmesinin mümkün olmadığı kesin belirleninceye kadar kullanılması düşünülmüyordu. Dahası, bir kara harekatı giderek daha güç görünmekteydi. Gözlemler, "Tükler… kunduzlar gibi çalışıyorlar" diye özetleniyordu. Her sabah yeni yeni siperler ve tel örgüler görülüyordu.[91] Bu kuvvetin de Gelibolu Yarımadası'nda kullanılmasına gerek yoktu, "Türklerin Yarımada'yı ümit edilmekteydi". Lord Kitchener'in, bölgede inceleme yapmak ve rapor vermekle görevlendirilen General Birdwood'a gönderdiği 4 Mart tarihli mektubunda bu kuvvetle ilgili olarak, "Donanmanın, Türk donanmasını batırdıktan sonra yapacağı ilk iş İstanbul Boğazı'nı Rus donanmasına açmak olacaktır. Bu Rus donanmasının refakatinde 40.000 asker bulunacak olup karada yapılacak olan harekat bu kuvvetle ortak olarak yapılacaktır." deniliyordu.[92] Birdwood'un bu mektuba cevabı, donanmanın bu işi yardımsız başaracağından kuşkulu olduğunu, bu olsa bile nakliye gemilerinin, imha edilemeyen hareketli topların ateşi altında kalacağını, bu yüzden Gelibolu yarımada'sına bir çıkarma yapmanın gerektiğini belirtiyordu.[93] Savaş Konseyi'nin 10 Mart'taki toplantısında 29. Tümen'in Akdeniz'e gönderileceğini beyan eden Lord Kitchener, "İstanbul'a karşı yapılacak olan harekat"tan söz etmektedir.[94] Ertesi gün askeri doktorun emriyle Amiral Carden'in adı hasta listesine kaydedildi.[95] Amiral, 16 Mart'ta komutayı de Robeck'e devretmiştir. Durum de Robeck'e 17 Mart'ta bildirilmiştir.[96][97]
Sonuçta karar kılınan plan, Osmanlı Merkez Tahkimat bataryaları etkili bir ateş altına alınır alınmaz, mayın tarama işler, gece dahi sürdürülerek bir kanal açılacak, ertesi gün filo, Kepez Koyu, Sarısığlar Koyu'na ilerleyecek, yakın mesafeden Merkez Tahkimat topçusunu tahrip edecek, ardından buradaki mayınlar temizlenecektir.[89]
Mart ayı ortalarında Müstahkem Mevkii Komutanlığı eli altında toplam 230 top bulunmaktadır.[98] Bu toplardan 36 tanesi gemilerden sökülen toplardır. Bunlar, 150 mm.lik 8, 75 mm.lik 7, 57 mm.lik 9 ve 47 mm.lik 12 adettir.[98] Ancak bu toplardan sadece 78'i 18 Mart'taki çatışmaya katılmıştır.[99] Onyedi mantelli top ise uçaksavar topu olarak görev yapmaktadır.[98] Birleşik Filo'nun ise muharebeye katılan 276 namlusu vardır.[99]
Osmanlı Donanması'ndan hiçbir gemi bu muharebeye katılmamıştır. Donanmayı "Boğaz'a sokmak, bir modern gemi de olsa, onları gözden çıkarmak olurdu."[99]
Nusrat ve 11. mayın hattı
Mart 1915 başında Osmanlı'nın Çanakkale'de Bleriot XI-2 tipi tek bir keşif uçağı bulunuyordu. 3 Mart 1915 günü Üsteğmen Cemal Bey ve makinisti Vahran Usta bu uçakla keşif görevine çıktıklarında, haftalardır gördüklerinden farklı bir manzarayla karşılaştılar. Boğazın girişinde İngiliz mayın arama gemisi yoktu. Birkaç keşif turundan sonra mayınların bir bölümünün gemilere geçit verecek biçimde temizlendiğini gördüler. 1000 metre yükseğe çıkarak farkedilmeden kumandanlığa dönüldü ve mayınların temizlendiği rapor edildi. Bunun üzerine Nusrat Mayın Gemisi'ne görev verildi. Görev sabahı öncesinde, İngiliz karakol gemisinin kötü hava koşulları nedeniyle yerini terketmesi de görevi kolaylaştırmıştı.[100] Müstahkem Mevkii Komutanlığı, Boğaz'a bir saldırının kademeler halinde yapılacağını, ilk kademeyi oluşturan gemilerin cephanesi bitince geri çekilerek yerlerini ikinci kademe gemilere bırakacaklarını doğru olarak tahmin edebiliyordu. Geri çekilen gemilerin de Çanakkale Boğazı’nın en geniş yeri olan Erenköy önlerindeki koyda (Karanlık Liman) dönüş manevrası yapacakları düşünülmüş ve Merkez Tahkimat bölgesindekilere ek olarak bu rota üzerine de bir mayın hattı öngörülmüştü. Nusrat Mayın Gemisi, Albay Cevat komutasında bu limana 8 Mart 1915 sabahı 05:00 dolaylarında toplam 26 mayını gizlice dökmüştür.[101] Onbirinci hattı oluşturan bu mayın hattı, Orta Tahkimat bölgesine, sahile yakın olarak, kıyıya paralel dökülmüş, bulunmamaları için ters yerleştirilmişlerdir. Nitekim daha sonra bu mayınlar savaşın gidişatını etkileyen ve muhtemelen İtilaf Devletleri'ni deniz harekâtından caydıran en büyük etken olmuştur.
O tarihlerde 8 metre derinlikteki mayının, hava keşfinde bin metre irtifadan görülebileceği kabul ediliyordu. Bozcaada'da yapılan denemelerde de mayınların dikkatli bir havacı tarafından rahatlıkla görülebildiği anlaşılmıştı. Yine de Karanlık Liman üzerinde yapılan hava keşfinde mayınlar görülememişti. Bu uçuşun pilotu ertesi gün kurşuna dizilmiştir.[102]
Taarruz
Almanya'dan bu dönemde gelen 3 uçaktan ilki 17 Martta deniz yoluyla Çanakkale'ye ulaştı. Aynı gece hemen montajı yapılan uçak, 18 Mart sabahı Osmanlı Uçak Birlikleri Komutanı Yüzbaşı Serno komutasında keşif görevine çıkmak için hazırdı. Bu zamanlama savaşın kaderini etkileyen faktörlerden biri oldu. Uçağın gözcü subayı da deniz Önyüzbaşı Schneider idi.[103]
Taarruz günü olan 18 Mart 1915 perşembe sabahı bulutsuz ve rüzgarsız, sakin bir sabahtır. Güneşin görünmesiyle birlikte sis kalkmıştır. Keşif uçuşundaki Alman pilot Yüzbaşı Serno’nun uçağı Çanakkale Boğazı açıklarında bir keşif yapmış, Boğaz yönünde 19 zırhlı ve kruvazörün savaş düzeni ile ilerlediklerini rapor etmiştir. Pilot Cemal Bey’in uçağından gelen rapor da bunu doğrulamıştır. Bu bilgiler üzerine Çanakkale Müstahkem Mevkii derhal silah başı yapmıştır.[104]
Amiral de Robeck, bombardımana katılacak ağır gemilerini plana uygun olarak üç grup halinde düzenlemişti. Birinci tümen (filo), kendi yönetimindeki en güçlü dört İngiliz zırhlısından oluşuyordu (Queen Elizabeth, Lord Nelson, Agamemnon, Inflexible). Görevleri, A Hattı olarak belirlenen 13 km. gibi uzak bir mesafeden Osmanlı Merkez Tahkimatını bombardıman altına almak ve izleyen gruplara ön destek oluşturmaktı. İkinci Tümen, Fransız Amiral Guépratte komutasında dört Fransız zırhlısıdır. Birinci grubun taarruzundan 1,5 -2 saat sonra B Hattı olarak tanımlanan çizgiye ileri çıkarak söz konusu tahkimatı 5-6 km. mesafeden bombalayacaklardır. Bu iki grubun atış planı, İngiliz zırhlıları Osmanlı tahkimatlarını uzak mesafeden baskı altına alırken, Fransız zırhlılarının aynı tahkimatları yakın mesafeden ateş altına alarak imha etmesi içindir.[105] Üçüncü tümen ise kendi içinde üç gruba ayrılmış 10 İngiliz zırhlıdan oluşmaktadır: Vengeance, Irresistible, Albion, Ocean birinci ve ikinci tümen gibi yan yana saf tutacaklar; Majestic, Prince George, Swiftsure, Triumph yanlardan ileri çıkan koruma görevi üstlenecek; kalan iki gemi ise (Canopus ve Cornwallis) geride yedek olacaktır.[106]
Bunlar harekata katılan yüksek tonajlı zırhlılardır. Bunların yanı sıra mayın tarama gemileri ile kruvazörler ve destroyerler de harekâta destek vereceklerdir. Amiral de Robeck, 12 km. genişlikte ve 7-8 km. uzunluktaki bir manevra alanında, 4'ü Fransız 12'si İngiliz olmak üzere 16 zırhlı, 4 kruvazör, 14 destroyer, 7 denizaltı, 21 mayın tarama gemisi, otuzdan fazla bot, bir muhrip ana gemisi, bir gambot ve çeşitli destek gemilerinden oluşan 100 parçalık bir donanmayla harekâta girişmiştir.[106]
Mayın tarama işleminin ise harekatın 2. saatinde başlatılması öngörülmüştür. Mayın taramasıyla Çanakkale'ye kadar 800 metre genişlikte güvenli bir koridor açılacaktır.[106]
18 Martta Savaş Hattı Gemileri
Gri arka plan: Ağır hasar aldı, Kırmızı arka plan: Battı
1. İngiliz A HattıQueen ElizabethAgamemnonLord NelsonInflexible
2. Fransız B HattıGauloisCharlemagneBouvetSuffren
3. İngiliz B HattıVengeanceIrresistibleAlbionOcean
Koruma GemileriMajesticPrince GeorgeSwiftsureTriumph
Yedek GemilerCanopusCornwallis


Fransız zırhlısı Bouvet 'nin batışı (18 Mart 1915)


Sir Roger Keyes, de Robeck, Sir Ian Hamilton, General Braithwaite
18 Mart sabahı saat 10:30'da Agamemnon rehberliğinde 1. filo, A hattını oluşturarak ve arkadan 2. filo tarafından desteklenerek Boğaza girmiştir.[107] A hattındaki gemiler ve hedefleri soldan sağa Queen Elizabeth – Anadolu Hamidiye, Agamemnon – Rumeli Mecidiye, Lord Nelson - Namazgah ve Inflexible – Rumeli Hamidiye'dir.[108] İlk İngiliz hattı saat 11:00'den itibaren Kumkale gerisinden açılan obüs ateşi altına girdiler. Saat 11:30'da ateş hatlarına ulaşana kadar bu ateşin şiddeti artmıştır. Bu hatta ulaşınca hedeflerine 14 bin yarda (yaklaşık 12,8 km.) ateşe başladılar.[109] İlk ateşe başlayan Queen Elizabeth'dir, on dakika sonra A hattı zırhlılarının tümü ateş açmış bulunuyordu.[109] Gemiler hız keserek Boğaz'ın akıntısı üzerinde hareketsiz kaldılar.[110] İlk yarım saatlik bombardıman umut verici görünüyordu, Osmanlı tabyalarından ya hiç karşılık verilmiyor ya da birkaç mermi ateşleniyordu.[111]
Bu görünüşü izleyen Amiral de Robeck, 12:06'da B hattı zırhlılarına, A hattı arasına geçmeleri emri vermiştir.[111] Fransız zırhlıları ilerlemeye başladığında o ana kadar sessiz kalmış bazı Osmanlı bataryaları da ateşe başlamışlardır.[111] İlk anda Inflexsible'ye düşen bir mermi prova direğini parçaladı ve yangın çıkardı. Üç dakika sonra taretlerden biri parçalanmıştır. Sonraki iki dakika içinde üç top mermisi güvertede patladı. Kısa süre sonra bir mermi kontrol kulesinde patlamış ve geminin ateş kontrolünden sorumlu yarbayı ağır yaraladı. Yedi dakika sonra pruva çanaklığının gemiden uçtuğu görüldü. Bataryalarla iletişim de kesilmişti.[112] Queen Elizabeth de isabetler almaktadır. Top ambarı hasar gördükten sonra vinçler parçalandı ve ön bacada büyük bir delik açıldı.[112] Bu arada, A hattı zırhlılarının ateşe başlamasından 10 dk. sonra Erenköy güneyindeki 4 obüsten oluşan bir batarya ateşini Agamemnon'a toplamış ve 12:45'de tüm ateşi hedefi üzerine oturtmuştu. Sonraki 25 dk. içinde Agamemnon'a 12 isabet kaydettiler. Ancak beş mermi borda zırhında patlamış, hasar vermemişti. Diğer yedisi ise zırhlının güvertesinde hasar yaratmıştır. Gemi komutanı bunun üzerine yerinden ayrılarak bir daire çizdi ve yeniden eski yerine geldi.[111]
İlerleyen Fransız hattı tabyalara 9 bin metre yaklaştığında Osmanlı bataryalarının ateşi de en üst noktaya gelmiştir.[111] Bouvet, ağırlıklı olarak Rumeli Mecidiye'den açılan ateş altında, direkleri, bacaları parçalandı ve gemi sancak tarafına yattı.[112] Sekiz isabet alan zırhlının ön tareti devre dışı kalmıştır.[113] Diğer yandan Gaulois ve Charlemange de hasar almaktaydı. Sufffen, 14 dakika içinde 14 isabet almıştı ve yangınlar başladı.[112] Yine de saat 13:45'e doğru ateş giderek zayıfladı. Bazı toplar isabet alarak, bir kısmı da arızalanarak görev dışı kalmıştır. Bir kısım top, enkaz altında kalmıştır. Telefon hatlarında kopmalar olduğundan gözetleme ve komuta yerleriyle temasları kesilmişti. Bu durumda top başındaki personel, bir bakıma körleme atış yapıyordu. Bunların bir kısmı gemi dürbünlerinden izlenebiliyordu. Saat 14:00'e doğru ağır topların ateşinde seyrelme görülmekteydi fakat halen şiddetini korumaktadır.[99] Bu durumu izleyen Amiral de Robeck bunun üzerine mayın taramaları, Kepez Burnu ilerisini temizlemek için harekete geçirmiştir.[111] Fakat kısa süre içinde Osmanlı topçu ateşiyle üç mayın tarama ile bir destroyer batmıştır. Bu olay üzerine gemiler geri çekilme emri aldılar.[114] Bu arada Rumeli Mecidiye ateşini Inflexible üzerine toplamıştır. Hemen ardından Anadolu Mecidiye de aynı hedefe döndü. Inflexible, ard arda aldığı isabetlerle duman ve ateşler içinde kalarak geri çekilmek zorunda kalmıştır.[114]
Boğaz'ın batı kıyılarında Fransız Gaulois iki isabet almıştır. Kıç güvertesindeki patlama ciddi bir hasar vermemişti. Diğer isabet ise sancak baş omuzlukta su kesiminin üstündeydi. Ancak burada 7 metreden geniş bir yarılma oldu ve gemi su almaya başladı. Olabildiğince hızlı Boğaz'dan ayrılan gemi Bozcaada yakınlarındaki Tavşan Adası'nda batmadan karaya oturtulmuştur. Bu sırada geri dönüş manevrası yapan Bouvet, saat 15:15 gibi Karanlık Liman'da Nusrat'ın atmış olduğu bir mayına çarpmıştır.[113] Daha sonra sancak tarafındaki taret hizasındaki patlamanın, Osmanlı bataryalarının ateşiyle taret cephaneliğinin isabet almasıyla olduğu ileri sürülmüştür. Bu görüş, zırhlının rotasının Nusrat'ın döktüğü mayın hattından geçmediğini ileri sürmektedir.[115] Gemi üç dakika içinde alabora olarak, 710 kişilik mürettebattan 660 kişiyle birlikte batmıştır.[113]
Saat 16:45'den sonra Anadolu ve Rumeli Mecidiye tabyalarını ateşlerini bu kez İrresistible üzerine topladılar. Bir patlama geminin arka bacasını parçalarken bir mermi de su kesimi altına isabet etmiştir. Durumunu toparlamaya çalışan Irresistible bu kez sancak tarafından bir mayına çarptı. Yedeğe alma olanağı da olmadığından saat 17:50'de boşaltıldı. Gece karanlığı çöktüğünde kurtarılmaya çalışılacak olan gemi bu durumuyla Rumeli Mecidiye Tabyası'ndan yaklaşık 9,1 km. mesafededir.[116] Gemi, özellikle Dardanos bataryasının ateşi altında, yaklaşık olarak saat 19:30'da batmıştır.[116][117]
Irresistible'nin durumu Amiral de Robeck'in geri çekilme emri vermesine neden olmuştur. Bu arada Ocean Zırhlısı Dardanos ve Soğandare bataryalarını yoğun ateş altına alarak çekilmekteydi. Saat 17:30 sıralarında Rumeli Mecidiye'den Ocean'a üç top mermisi ateşlenmiştir. İlk ikisi kısa düştü ama üçüncüsü geminin dümen tertibatını parçaladı. Rumeli Mecidiye Tabyası, gün içindeki çatışmalarda ağır hasar görmüş, personelden 14 kişi yaşamının yitirirken 24 kişi de yaralanmıştır. Aldığı isabetle Ocean, manevra yapamaz duruma gelmiştir. Yaklaşık olarak 35 dk. sonra, 18:05 gibi Irresistible'ın 1 mil kadar ilerisinde mayına çarptı. Üç muhrip, Coln, Jedm ve Chelmer yardım için yanaştı. Ancak yapılabilecek bir şey yoktu ve gemi, Osmanlı topçusunun iki kıyıdan çapraz ateşi altında 19:30'a kadar tahliye edildi. Gemi, Morto Körfezi'ne kadar sürüklenmiş, burada saat 22:30 dolaylarında batmıştır.[118]
Gün sonunda savunmanın kaybı, Türk tarafından 79 ölü ve yaralı, Alman tarafında 18 ölü ve yaralıdır. İtilaf Devletlerinin kaybı ise 800 ölüdür.[33]

Devamındaki gelişmeler

İtilaf Devletleri

18 Mart Deniz Savaşı'nda Birleşik Filo'nun üç zırhlısı, Irresistible, Bouvet ve Ocean mayına çarparak batmıştır. Diğer bir zırhlı Gaulois sürekli su aldığından ancak karaya oturtularak batmaktan kurtarılmıştır. Fransız zırhlısı Suffren, havuza alınması zorunlu olacak derecede ağır hasar görmüştür. Inflexsible de ağır hasarlıdır.[119] Buna karşın Filo Komutanı de Robeck, raporunda yeniden taarruz edebilecek durumda olduğun belirtmiştir.[119] Hamilton, Amiral de Robeck'in Amiral Wemyss'e 18 Mart'ta gönderdiği mesajda da batan gemiler hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra "Diğer gemilerde bir yaralanma yok ve tahkimatları tahrip ettik." diye yazdığını belirtmektedir.[120]
İngiltere'de Savaş Kurulu'nun 19 Mart'taki toplantısında da iyimser görüş hakimdi. "Uygun görüldüğü takdirde taarruzun tazelenmesi konusunda amirale müsaade edilmesine" karar verilmiştir. Ayrıca kayıpları kısmen karşılamak üzere 5 muharebe gemisi gönderilecekti.[119] Ancak yine Hamilton'a göre Amiral de Robeck'ten kendisine gelen mesajın son kısmında "Kalelerde ve tahkimatlarda büyük patlamalar meydana getirdik ama, hasar ne derecede, kestirmek zor" diye yazdığını belirtmektedir.[121]
Ancak Ian Hamilton'dan gelen bir telgraf Lord Kitchener'in, deniz harekatı hakkındaki umudu kırılmıştı. Queen Elizabeth'de 22 Mart'ta yapılan bir konferansta Amiral de Robeck de Hamilton'un kuvvetleri yardım etmedikçe Birleşik Filo'nun Boğaz'dan geçemeyeceği görüşünde olduğunu açıklamıştır. Amiral Wehmyss de bu görüşe katıldı.[122] Hamilton, Amiral de Robeck'in sözlerini tırnak içinde vermektedir, "Artık kara birliklerinin desteği olmadan Çanakkale Boğazı'nın aşılamayacağına kesinlikle kanaat getirdiğini" söyledi demektedir.[121]Deniz Kuvvetleri Kurmayları arasında de Robeck'in görüşü kısa sürede hakim oldu. Churchill'in Amiral'in görüşünü değiştirmek için sürdürdüğü telgraf trafiği durumu etkilemedi ve 27 Mayıs'da Amiral de Robeck'e görüşünün kabul edildiği resmen bildirildi.[123] Ancak, 18 Mart'ta uğranılan "…ağır kayıp karşısında, bu teşebbüsten vazgeçilmesi, artık hiç düşünülemezdi."[124] Bu durumda Hamilton kuvvetleriyle Gelibolu Yarımadası'nın işgali, Boğaz'daki tahkimatın ele geçirilmesinden sonra Filo'nun Boğaz'ı geçmesine karar verilmiştir. 18 Mart'tan esas olarak Gelibolu Yarımadası'na çıkarmaların yapıldığı 25 Nisan 1915 tarihine kadar Birleşik Filo Boğaz girişinde mayın tarama çalışmalarına ve kara bombardımanlarına devam etmiştir.[125]

Osmanlı İmparatorluğu

Osmanlı üst komutanlığı önceden de bir kara harekatı beklentisi taşıyordu. 18 Mart'tan sonra bu beklenti daha da bir güç kazanmıştır. Bu durumda Gelibolu Yarımadası'ndaki kara birliklerini yeniden güçlendirmeye gitmeye karar verilmiştir. Fakat öncelikle halen Eğitim Kurulu Başkanı olarak Türkiye'de çalışmakta olan Alman generali Otto Liman von Sanders Başkomutanlık emriyle 5. Ordu Komutanı olarak atanmıştır.[126]
Çanakkale Boğazı'nın topçu yönünden takviye edilmesi için Barbaros Hayreddin Zırhlısı'ndan 4 tane 105 mm.lik, Hamidiye'den 4 tane 120 mm.lik, Turgut Reis ve yine Barbaros Hayreddin'den 4 tane 280 mm.lik topun karaya yerleştirilmesine karar verilmiştir. Ayrıca tabyalarda yeni düzenlemeler yapılmıştır.[127]

Değerlendirmeler

Çanakkale Savaşı deniz harekâtları'nın, özellikle de 18 Mart Deniz Savaşı'nın 20. yüzyılın deniz savaşlarından belirgin farkları vardır. Bu deniz muharebelerinin en önemlileri hep açık denizde, çok geniş bir alanda yapılmıştı ve hiçbir gözlemci bulunduğu yerden tüm muharebe sahasını gözlemleyememiştir. 18 Mart Deniz Savaşı ise iki kara arasındaki dar bir deniz yolu üzerine, sınırlı manevra olanağı veren bir muharebe alanında yürütülmüştür. Herhangi bir gözlemci, geceleri dahi ışıldakların aydınlattığı kadarıyla tüm savaş alanını gözleyebilmekteydi.[128] Diğer yandan Çanakkale Savaşı deniz harekâtları'nın tümü (denizaltı harekâtları hariç) iki deniz gücü arasında değil, esasen bir tarafın savaş filosuyla, karşı tarafın kara topçusu arasında geçen bir dizi çatışmadır.[128] Her ne kadar her şey, 4 mil uzunluğunda ve 1 mil genişliğindeki bir deniz ve çevresindeki sırtlarda gerçekleşiyorsa da, bu su yolunun kaybedilmesi, Osmanlı İmparatorluğu için sadece bir muharebenin değil, savaşın bütün bütün kaybedilmesi olacaktır.[128]

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ AÇASAM
  2. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 72
  3. ^ Oral Sander, Siyasi Tarih (İlkçağlardan 1918'e) Sh.: 355
  4. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 15
  5. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 20
  6. ^ O. Sander, Sh.: 371
  7. ^ Çanakkale Deniz Savaşları, Sh.: 51
  8. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 22
  9. ^ Oglander, Sh.: 31
  10. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 23
  11. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 52
  12. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 25
  13. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 30
  14. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 32
  15. ^ Yaşar Semiz, Sh.: 223
  16. ^ a b İbrahim Artuç, Sh.: 41
  17. ^ Ahmet Eyicil, Çanakkale Savaşları] Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2009 8 – Sh.: 318
  18. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 39-40
  19. ^ Oglander, Sh.: 27
  20. ^ a b İbrahim Artuç, Sh.: 40
  21. ^ a b c Oglander, Sh.: 33
  22. ^ Oglander, Sh. 33-34
  23. ^ Oglander, Sh.:34
  24. ^ a b c d İbrahim Artuç, Sh.: 10
  25. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 10-11
  26. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 12
  27. ^ a b İbrahim Artuç, Sh.: 42
  28. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 45-46
  29. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 47
  30. ^ a b İbrahim Artuç, Sh.: 47
  31. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 42 - 43
  32. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 53
  33. ^ a b c d e Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
  34. ^ a b c d e f İbrahim Artuç, Sh.: 54
  35. ^ AÇASAM Kişiler - Çobanlı, Cevat
  36. ^ a b Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 82
  37. ^ Yaşar Semiz, Sh.: 231
  38. ^ a b c Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 82- 100
  39. ^ a b Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 91
  40. ^ a b c Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 92
  41. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 89
  42. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 54
  43. ^ a b c d İbrahim Artuç, 1915 Çanakkale Savaşı Sh.: 55
  44. ^ a b İbrahim Artuç, 1915 Çanakkale Savaşı Sh.: 57
  45. ^ Yaşar Semiz, Sh.: 232
  46. ^ Yaşar Semiz, Sh.: 231 - 232
  47. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 46
  48. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 45-46
  49. ^ Oglander, Sh.: 106
  50. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 4-5
  51. ^ Türk Deniz Ticareti ve Türkiye Denizcilik İşletmeleri Tarihçesi, Cilt:II, Sh.: 106.
  52. ^ Figen Atabey, Çanakkale Muharebeleri Süresince Marmara'da Deniz Nakliyatı
  53. ^ Erdoğan Oran, Sh.: 30
  54. ^ Erdoğan Oran, Sh.: 29
  55. ^ Erdoğan Oran, Sh.: 30 - 31
  56. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 37
  57. ^ A. Oglander, Sh.: 82 - 83
  58. ^ a b c Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 108
  59. ^ Naval Operations, Vol. II, Chapter IX, page 144
  60. ^ a b c Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 109
  61. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 110 (kroki)
  62. ^ Murat Karataş, Haritalarla Çanakkale Savaşları Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yüksek lisans tezi, Sh.: 3
  63. ^ Yaşar Semiz, Sh.: 236
  64. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 110s
  65. ^ a b c d e f g h Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 111
  66. ^ Piotr Nykel, Minesweeping Operation in the Dardanelles Sh.: 2
  67. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 60
  68. ^ a b c d e Oglander, Sh.: 112
  69. ^ İstanbul ve Boğazlar, Rus gizli dokümanları Moskova, 1926, Sh.: 189
  70. ^ Alan Moorehead, Gelibolu Sh.: 48
  71. ^ a b İbrahim Artuç, Sh.: 63
  72. ^ Oglander, Sh.: 107
  73. ^ a b Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 112
  74. ^ a b c d e f Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 113
  75. ^ Oglander, Sh.: 107
  76. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 61
  77. ^ Oglander, Sh.: 107
  78. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 113 - 114
  79. ^ a b c d e f Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 114
  80. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 114 -115
  81. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 115
  82. ^ a b c Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 116
  83. ^ a b Oglander, Sh.: 111
  84. ^ a b Oglander, Sh.: 113
  85. ^ a b c d Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 117
  86. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 118
  87. ^ a b Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 119
  88. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 93 - 95
  89. ^ a b Oglander, Sh.: 128
  90. ^ Oglander, Sh.: 124 -125
  91. ^ Oglander, Sh.: 126
  92. ^ Oglander, Sh.: 115
  93. ^ Oglander, Sh.: 116
  94. ^ Oglander, Sh.: 117
  95. ^ Oglander, Sh.: 125
  96. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 66
  97. ^ Oglander, Sh.: 125
  98. ^ a b c Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 123
  99. ^ a b c d İbrahim Artuç, Sh.: 75
  100. ^ Türk Havacılık Tarihi 1912-1923, Uçuş Okulları Basımevi, Eskişehir, 1950.
  101. ^ Dz. Alb. Salim Besbelli - Çanakkale’de Türk Bahriyesi
  102. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 96
  103. ^ Rudolf Holzhausen, Birinci Dünya Harbi'nde Almanya'nın Türkiye'ye sağladığı Hava Desteği ve Çanakkale Havacıları, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1982.
  104. ^ İbrahim Artuç, Sh:68.
  105. ^ J. Corbett, Naval Operations. History of the Great War: Based on Official Documents II Sh:160, 214, 218
  106. ^ a b c İbrahim Artuç, Sh:69, 71
  107. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 124
  108. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 126
  109. ^ a b Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 126 - 127
  110. ^ İbrahim Artuç, Sh.: 72
  111. ^ a b c d e f Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 127
  112. ^ a b c d İbrahim Artuç, Sh.: 74
  113. ^ a b c Robert Gardiner, Conway's All the World's Fighting Ships 1860–1905 Conway Maritime Press – Sh.: 294
  114. ^ a b Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 128
  115. ^ 1st Polish – Turkish Diving Expedition Gallipoli 2013 Sh.: 1
  116. ^ a b Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 129
  117. ^ Randal Gray, Conway's All The World's Fighting Ships 1906-1921 - Naval Institute Press, 1985 Sh.: 8
  118. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 129 - 130
  119. ^ a b c Oglander, Sh.: 130
  120. ^ I. Hamilton, Gelibolu Günlüğü Hürriyet Yayınları (1972) Sh.: 36
  121. ^ a b Hamilton, Sh.: 37
  122. ^ Oglander, Sh.: 131
  123. ^ Oglander, Sh.: 132
  124. ^ Oglander, Sh.: 131
  125. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 133
  126. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 131 - 132
  127. ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 132
  128. ^ a b c Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 131

Kaynaklar[değiştir | kaynağı değiştir]


Etiketler

Copyright © TARİHİN TOZLU SAYFALARI | Powered by Blogger

Design by Anders Noren | Blogger Theme by NewBloggerThemes.com